Analiz

Bırakın diplomasi konuşsun

Bölgesel denklemlerdeki gerilimin ve karmaşık sorunların yavaşlatılmasının yer aldığı Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’nin diplomatik başarısını konu alan Kürdistan Düşünce Merkezi’nin yazısı şöyle:

Başkan Neçirvan Barzani, 24/5/2024 tarihinde Abu Dabi’de BAE Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan tarafından kabul edildi. İki taraf, ekonomik, ticari ve enerji işbirliğinin geliştirilmesinin yanı sıra Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki BAE yatırım fırsatlarını tartıştı.

Neçirvan Barzani’nin bir dizi diplomatik çaba ve faaliyetinin bir halkası olan bu ziyareti, bize daha geniş bir tabloyu gösteriyor: Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı’nın iç ve dış düzeyde “tehdidi” “fırsata” dönüştürme diplomasisi. Bu, kriz diplomasisi olarak tanımlanabilir; Geçmişte çeşitli iç, Irak, bölgesel ve hatta uluslararası nedenlerle Kürdistan Bölgesi siyaset, ekonomi ve hatta güvenlik açısından şekillendirilecek, sınırlandırılacak ve hatta bazı Kürt dostları bile yetkileri azaltılacak. Bayan Jenine Plaschardt, Kürdistan Bölgesi’nin bu şekilde devam etmeyeceği konusunda uyarmıştı.

Olayların gidişatı analistlerin “Kürdistan Bölgesi çökecek ya da söylendiği gibi bir Irak vilayeti olarak güçleri çökecek” yorumunu doğru yapıyordu. İç ve dış düzeydeki siyasi, hukuki ve hatta askeri gelişmeler bu argümanın vizyonunu, yorumunu ve öngörüsünü kanıtlamıştır. Örneğin, Rusya-Ukrayna savaşı bir yandan ABD ve müttefiklerinin Orta Doğu’nun sorunlarına olan ilgilerini kaybetmelerine ve tüm enerjilerini iç ve dış zorluklarla ve tehditlerle karşı karşıya kalan Rusya ile mücadeleye adamalarına neden olmuştu.

Bu bağlamda bölgesel düzeyde çatışma, mübadele ve jeopolitik gelişmeler kapsamında bölgesel aktörler Kürdistan Bölgesi’ne askeri saldırıda bulunmuş, sivil ve askeri kurumlara defalarca füze ve drone saldırıları gerçekleştirilmiş; Askeri ve güvenlikle ilgili sonuçlarının yanı sıra, bunun kalkınma süreci ve yerli ve yabancı yatırımların çekilmesi açısından da büyük ekonomik maliyetleri vardı. Ayrıca siyasi güçler arasında özellikle seçim meselesine ilişkin iç anlaşmazlıklar doruğa ulaştı ve denklemlerin çözümü için Irak ve Federal Mahkeme’ye başvuruldu. En tehlikelisi ise bu iç çatışmaların yanı sıra bölgedeki uluslararası ve bölgesel değişimlerin yanı sıra Irak ve bölge ülkelerinin bunu bir fırsat olarak görmesi ve Kürdistan Bölgesi üzerindeki baskıların artması üzerine Paris’teki Uluslararası Tahkim Mahkemesi’nin kararı tamamen sekteye uğradı. Kürdistan Bölgesi’nin bağımsız ekonomik süreci ve petrol ihracatı. Bu, Erbil ile Bağdat arasında yeni bir dizi çatışmanın başlangıcıydı. Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) Başkanı, yaşanan iç ve dış krizleri Kürdistan Bölgesi’nin canlanması için fırsata çevirdi.

İlk olarak Kürdistan Bölgesi ve Irak düzeyinde

Kürdistan Bölgesel Yönetimi düzeyinde tüm görüş ve yorumlar, Bağdat’ın baskısından dolayı bölgenin önünde yükselme şansının olmadığı ya da Kürdistan parlamento seçimlerinin geleceğinin kör ve belirsiz olduğu yönünde olup, demokrasiye ve barışa olan bağlılığını ortaya koymaktadır. Kürdistan Bölgesi’nde yasama ve yürütme yetkilerinin halk tarafından meşruiyetinin sağlanması amacıyla yetki devri; Aynı zamanda engellerin kaldırılması ve siyasi partilerin fazla yorum yapmadan seçime gitmesi için tüm siyasi güçlerle sürekli diyalog halindeydi.

Ayrıca Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) Başkanı, Federal Mahkeme’nin hem petrol ve gaz kanunu hem de Bağdat’ı kesen Kürdistan Bölgesi’nin seçim kanunu konusunda Kürdistan Bölgesi yetkilileri aleyhine vereceği kararlara izin vermedi. .

Öte yandan Sayın Neçirvan Barzani, “Kürdistan Bölgesi’nin gücü Irak’ın gücüdür” diye ısrar ediyor. Bu şekilde Irak’taki siyasi partilere, önceki rejimlerin Kürdistan Bölgesi’ne karşı çıkmaya çalışması nedeniyle Kürdistan’ı zayıflatma çabalarına son vermeleri yönünde bir mesaj gönderiliyor. Bu nedenle Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) Başkanı, Irak’ın Kürdistan Bölgesi deneyimine karşı çıkması durumunda asla istikrarlı ve güçlü olamayacağını Iraklılara açıkça ifade etti.

 Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı’nın bu görüşü neo-liberal bir bakış açısına dayanıyor; Başka bir ifadeyle bu görüş, ulusal çıkarların güçlendirilmesine ve dolayısıyla barış, güvenlik ve refahın sağlanmasına hizmet etmektedir.

Genel olarak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanının son aylardaki çabaları, toplantıları ve faaliyetleri değerlendirildiğinde, Cumhurbaşkanının diplomatik hareketleri nedeniyle Kürdistan Bölgesi’nde güvenlik istikrarının zayıflaması ve bozulması ve ekonomik çöküş sürecinin; Tehditler tamamen ortadan kalkmamış olsa da Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı’nın çabaları devam ediyor.

Neçirvan Barzani, Devrim Muhafızları’nın Erbil’e düzenlediği füze saldırısından sonra bile defalarca bu eylemin hiçbir haklı gerekçesi olmadığını ısrarla vurguladı ve Kürdistan Bölgesi’nin güvenliğini hedef alan bu girişimlerle yüzleşmekten federal hükümeti sorumlu tuttu ve milis saldırılarına son verilmesi çağrısında bulundu. Erbil’e ve sivil ve askeri kurumlarına yönelik saldırılardan, hatta Irak’ın güvenliğinin bozulması olarak Kürdistan Bölgesi’ndeki istikrarın bozulmasından federal hükümeti sorumlu tuttu.

Neçirvan Barzani, Kürdistan, Irak ve bölgesel düzeyde güveni yeniden inşa etmeye ve bu güveni çatışmaların çözümüne yönelik ilişkilerin temeli haline getirmeye çalıştı. Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı da bu bağlamda Bağdat’a giderek Bağdat’taki tüm siyasi güçlerle ayrım gözetmeksizin görüşmelere başladı. Ziyaretlerde ve medyada yer alan yayınlarda ve resmi açıklamalarda, siyasi partilerin ve siyasi isimlerin yanı sıra Bağdat’taki üst düzey yetkililerin de Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı ile bu toplantıları ve röportajları bekledikleri ortaya çıktı.

Bu ziyaretler sırasında Neçirvan Barzani, sorunların ortadan kaldırılması ve Irak anayasasına ve her şeyden önce federalizme uyumun sağlanması için bir çerçeve olarak anayasanın uygulanması konusunda defalarca ısrar etti. Bu durum, Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanının federalizmden ve Irak anayasasından uzak olan Irak’taki mevcut sorunları doğru bir şekilde ele aldığını gösteriyor.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) Başkanı Neçirvan Barzani, Kürdistan Bölgesi ile Bağdat arasındaki mevcut sorunların bir kısmının federalizme inanmayanların politikalarından ya da Irak’ı Kürdistan kökenli merkezi bir devlete döndürme politikasından kaynaklandığının bilincindedir. bu perspektiften.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Irak genelindeki sorun ve sorunların yanı sıra Kürdistan Bölgesi ile Bağdat arasındaki çatışmalara ilişkin olarak da istikrarsızlık ve çatışmanın birbiriyle ilişkili iki alanla ilgili olduğu, bunların 2003 yılından bu yana göz ardı edildiği ve uygulamaya konulmadığı görüşünü dile getirdi. Merkezi hükümetin Federalizm ve Irak anayasasına uymadığını söyledi. Irak’ın ekonomik, siyasi ve sosyal kalkınmasına yönelik yol haritasını da radikal bir çözüm olarak yeni Irak’ın inşa edildiği anayasanın ruhuna, içeriğinde ise “paylaşım, uzlaşma ve denge” ilkelerine bağladı.

Siyasette sorumluluk ve gerçekçilik duygusu gereği Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı son iki yıldır Bağdat’la ilişkilerine büyük önem veriyor; Devlet yönetimi toplantılarındaki varlığından Kürdistan Bölgesel Hükümeti Başkanının Bağdat’a yaptığı düzenli ziyaretlere kadar. Bunun için Bağdat’taki kutupsal bölünmeyi ve güç farklılıklarını dikkate aldı; Bir anlamda iki düzeye odaklanmıştır: Bağdat’a yaptığı tüm ziyaretlerde özel görüşmeler yaptığı başbakan, parlamento ve yargı gibi devletin siyasi kurumlarının düzeyi. İkinci düzeyde Irak’ta siyasi kapıların açılmasının anahtarı olan siyasi figürlerin seviyesi.

Dolayısıyla Neçirvan Barzani, Maliki’den Hazzali’ye, Hadi Emiri’den Fayyad’a, Hakim’den Bağdat’taki yargının başı Hamis Hancar’a kadar Bağdat’taki siyasi kutuplarla bilinçli bir tür ilişki kurmuştur. Ama gerçek bir politika olarak Erbil-Bağdat ilişkilerine yeni bir kapı açtı. Seçimlere ilişkin yeni anlaşma ve son sandalyelerin bir kısmının iadesine, bütçe ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi çalışanlarının maaşlarına ilişkin yeni anlaşmaya kadar tüm bunlar Neçirvan Barzani’nin Bağdat’a açılma politikasının ürünü. Bu durum Kürdistan Bölgesi ile Bağdat arasındaki siyasi buzları ve güvensizliği eritti. Elbette Neçirvan Barzani’nin bu politikası, KYB ile KDP arasındaki bazı sorunların çözümüne doğrudan etki edecektir. Bu nedenle Kürdistan Bölgesi’ndeki siyasi partilerin Bağdat’la artık büyük ölçüde oluşturulmuş olan yeni bir anlaşma şeklinin formüle edilmesi için işbirliği yapması gerekiyor.

İkincisi, bölgesel ve uluslararası düzeyde

Hamas’ın İsrail’e saldırısının ardından bölgedeki durum daha da karmaşıklaştı ve devlet ile devlet dışı aktörler arasında doğrudan ve dolaylı çatışmalar yaşandı; Böylece Kürdistan Bölgesi coğrafi konumu, siyasi, güvenlik ve hatta ekonomik konumu nedeniyle dolaylı olarak bir yandan ABD ve İran, diğer yandan İsrail, İran ve vekilleri arasındaki bu savaşın bir parçası haline geldi. Dolayısıyla bölgede Amerikalılara yönelik saldırılara paralel olarak Kürdistan Bölgesi’ne yönelik baskılar da arttı. Ancak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) Başkanı, Kürdistan Bölgesi ile bölge devletleri ve bölge üstü aktörler arasındaki ilişkilerde pozitif dengeyi korumayı başardı.

Bu bağlamda Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı, bu temsili savaş arasında denge oluşturmak ve güvenliğini bölgesel sisteme bağlamak amacıyla İran İslam Cumhuriyeti ile gerilimi ortadan kaldırmaya çalıştı. Dolayısıyla Kürdistan Bölgesi, bölgesel ve uluslararası durumu okuyup yeni denklemleri anlayarak cephelerin parçası olmamaya, kutuplar arasındaki dengeyi sağlayacak bir bölge olarak kalmaya çalıştı.

Kürdistan Bölgesi Başkanı Sayın Neçirvan Barzani’nin diplomatik hamlesi şöyle oldu:

Kürdistan Bölgesi’ndeki iç durumu sakinleştirerek ve Kürt partilerini uzlaştırmaya çalışarak Kürdistan Bölgesi’nde göreceli siyasi istikrar sağladı.

Kürdistan Bölgesi’nin iç işlerini sakinleştirerek Bağdat’a giderek Erbil ile Bağdat arasındaki sorunların çözümü için kapıyı açıp uygun mekanizmayı bulmaya çalıştı, asıl önceliğini yaptı. Kürdistan Bölgesi’ni zayıflatmak için kullanılan federal mahkeme, milis saldırıları gibi politika ve araçlara, Irak’taki siyasi partilerin federal değil çoğunluk ve azınlık mantığıyla Kürdistan Bölgesi’ne karşı politikalarına dikkat çekti ve bunun yapılmaması gerektiğini vurguladı. canlı Kürdistan Bölgesi’nin maaşlarını, bütçesini ve mali haklarını da gündemine alarak Kürdistan Bölgesi’nin Irak denklemlerindeki konumunu giderek güçlendirdi, Türkiye ve İran gibi bölge devletleriyle diplomatik kapıları açmaya yöneldi.

Üçüncü aşamada Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı İran’a giderek Türkiye ile ilişkilerini yeniden dengeledi. Çünkü Türkiye yalnızca Bağdat’la baş edebileceğine inanıyordu ve Erbil ile Ankara arasındaki çok boyutlu ve güçlü ilişkiler İran İslam Cumhuriyeti’nin de gündemindeydi. endişeli. Neçirvan Barzani’nin bu politikası, İran’ın Kürdistan Bölgesi’ne yönelik tehditlerini büyük ölçüde azaltmış ve hatta Irak denklemlerinde İran’ın etkisi nedeniyle devleti Bağdat-Erbil arasındaki denklemlerin Kürdistan Bölgesi ve hatta iç durum lehine bir parçası haline getirmiştir. Bu sayede Kürdistan Bölgesi, Ortadoğu’daki bölgesel aktörler arasında pozitif bir denge oluşturmayı başarmıştır. Çünkü doğal olarak Kürdistan Bölgesi ile Körfez ülkeleri arasında güçlü ilişkiler bulunmaktadır; Enerji konusu başta olmak üzere hem siyasi, hem ekonomik hem de ticari açıdan; Bu nedenle kısa süre sonra bölgesel denklemlerde etkili bir oyuncu olarak BAE’yi ziyaret etti.Bu adımlardan önce ve hatta bu stratejiye paralel olarak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı, diplomatik vesilelerle etkili uluslararası aktörlerle, özellikle de askeri ve güvenlik koalisyon güçleriyle ve siyasi olarak İngiltere ve ABD’nin Avrupa ülkeleri ve ABD’yle sürekli temas halindeydi. Hatta Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kuruluşların elçileri ve temsilcileri bile var. Bu stratejiye göre Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı, Kürdistan Bölgesi’nin güvenlik ve çıkarlarını siyasi, ekonomik ve ticari güvenlik ve çıkarlarla ilişkilendirerek bu ilişkileri Kürdistan Bölgesi’nin Irak ve bölgedeki konumunu ve rolünü güçlendirmek için kullanmıştır.

Elbette Kürdistan Bölgesel Hükümeti Başkanı Neçirvan Barzani’nin diplomatik hareketinin bazı sonuçları Kürdistan Bölgesi’nde dört düzeyde de artık açıkça görülüyor, ancak diğer kısmı gelecekte daha iyi sonuçlar doğuracak.

Yurt içinde: Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani her zaman gerilimleri yatıştırmak ve diyalog koşullarını yaratmak için bir sığınak olmuştur; KYB, KDP ve diğer partilerin sorunları düzeyinde bu rahatlıkla anlaşılıyor. Siyasi partilerin toplantılarına katılan bazı isimler bu gerçeğin farkında olabilir.

Irak düzeyinde: Kürdistan Bölgesi’nin anayasal haklarına verilen destek arttı. Kürt halkının haklarına, bütçesine ve maaşlarına verilen destek artık Bağdat’takinden daha güçlü; Erbil ile Bağdat arasında yapıcı bir diyalog başladı. Kürdistan Bölgesi ile Bağdat petrol satışı konusunda anlaşmaya varmak üzere.

Bölgesel düzeyde: Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Türkiye ve İran’la izlediği dengeli politika, bu devletin Kürdistan Bölgesi’nde güvenlik ve ekonomik sorunlar yaratmasını engelledi. Erbil-Tahran ilişkilerinde güven yeniden tesis edildi. Körfez ülkeleriyle yakın gelecekte Kürdistan Bölgesi’nin ekonomisine ve bölgedeki konumuna büyük etkisi olacak dostane ilişkilerin kapısı açıldı.

Uluslararası alanda: Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) Başkanı, özellikle Kürdistan Bölgesi ve Irak’ta istikrarın koruyucusu olarak ABD ile iyi bir güven köprüsü kurdu; Bazen Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) Başkanı, Kürdistan Bölgesi ve Irak’ta ABD ve müttefikleri adına Neçirvan Barzani’nin Irak’ın komşuları arasında köprü görevi görecek derecede inisiyatif almış olabilir. ABD ve müttefikleri gibi ülkeler Neçirvan Barzani’nin Irak siyasi sürecinde aktif rol oynamasını bekliyor. Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı, Çin ve Rusya düzeyinde ilişkilerini bu ülkelerin kendisine güven duyacağı şekilde sürdürdü. Bu şüphesiz çok fazla istihbarat ve diplomasi gerektirir ve bunun gelecekte diğer siyasi pozisyonlarda daha da netleşmesi muhtemeldir.

Çeviri:Kuzey24

https://presidency.gov


İlgili Makaleler

Başa dön tuşu