Genel

Aziz Yağan: Demirtaş’ın Terörist Tanımının Riskleri ve Kuzeyliler

Selahattin Demirtaş’ın “Resmi ideolojiye uymuyorsa sanatçı da olsa, siyasetçi de olsa terörist kabul ediliyor” ifadesi çarpıtmadır, gizlemedir, kandırmacadır. Elbette bu bana göre böyledir. Demirtaş’ın bu yaklaşımına göre Öcalan ve PKK, ‘resmi ideolojiye uymadıkları’ için terörist sayılıyor olmalılar!

Selahattin Demirtaş ifadesinde şunları belirtmiş: “Resmi ideolojiye uymuyorsa sanatçı da olsa, siyasetçi de olsa terörist kabul ediliyor. Çözmek için birilerinin cesaretli davranması gerekir. Özgürlüğünden feragat etmesi gerekecek. Korkak ve kaypak siyasetçilerle bu iş yürümez. Bize fedai siyasetçiler lazım. Terörist yaftası yemeyi göze almanız lazım. Çözüm için Abdullah Öcalan yetkilidir. Türkiye Cumhuriyeti demokrasi karşılığında Öcalan ile görüşmelidir”

Bağlamından koparılsa da, koparılmasa da bu içeriğin tartışılması gerekmektedir.

HDP de Demirtaş’ın yukarıdaki açıklamasını web sayfasında yayınlıyor, haberleştiriliyor ve sonra kaldırıyor.

Demirtaş, legal Apocuların mı, illegal Apocuların mı, yoksa her ikisinin onayıyla mı Öcalan’a yetki vermektedir? Demirtaş tüm Apocuların sözcüsü mü?

PKK ve Kürd sorunu birbirinden ayrı sorunlardır. PKK, tarihsel Kürd sorununun içinde değil dışında bir sorundur. PKK ile Kürd sorununu birleştirmek, aynılaştırmak, eklemlemek meseleyi absürdleştirir, saptırır, çözümsüzleştirme ve kriminalize etme amacını taşır. PKK üyelerinin ağırlıkça Kürd olması onu Kürd sorununda taraf da, yetkili de yapmaz. Ancak Kürd sorununun tarafı olan ve legal, illegal Apocuların dışında kalan kuzeyli birey ve yapılar, bölgeyi olumsuz etkileyen PKK sorununun çözümünde elbette yer alacaktır.

Selahattin Demirtaş’ın “Resmi ideolojiye uymuyorsa sanatçı da olsa, siyasetçi de olsa terörist kabul ediliyor” ifadesi çarpıtmadır, gizlemedir, kandırmacadır. Elbette bu bana göre böyledir. Demirtaş’ın bu yaklaşımına göre Öcalan ve PKK, ‘resmi ideolojiye uymadıkları’ için terörist sayılıyor olmalılar

PKK ve onun lideri Öcalan terör eylemleri ve cinayetleri işledikleri için terörist olarak nitelendi; Türkiye ve diğer ülkelerin yasalarına göre yargılandı ve ayrıca Öcalan’ın kendisi de suçlamaları kabul etti.

Demirtaş’ın kimlere terörist dendiği iddiası günümüz uygar dünyasında asla kabul görmez; illegal ve legal Apocu dünyası hariç. Diğer ülkeler bile kendi bağımsız mahkemlerinin kararlarıyla sabit olan o suçları silemez, PKK’yi terörist olmaktan kurtaramaz. Demirtaş’ın bu son cümleleri kendilerine inananları ‘gerçeklikten kopuk halde yaşamaya’ devam  ettirecek tehlikeli bir örnektir. Bırakın Ankara’yı, Öcalan ve PKK birçok ülkenin resmi ideolojisine aykırı olduğu için mi o ülkelerde terörist kabul edildi!  PKK’yi ve Öcalan’ı masum göstermek, mağdur göstermek doğru değildir.

Demirtaş’ın bu sözleri bireyi ve toplumu özgürleştirmez, aksine dünyadaki her bir Kuzeyliye potansiyel terörist gibi yaklaşılmasını devam ettirir. Bu nedenle, Kürd toplumunun Demirtaş’ın son açıklamalarını tarihsel ve günümüz boyutlarıyla düşünmesi ve tartışması zorunluluktur. 

Bizi ilgilendiren taraf ise PKK ve onun lideri Öcalan’ın kuzeydeki ve diğer parçalardaki terörist eylemlerden sorumlu olduğudur. 6-8 Ekim Vahşeti’nde ve hendeklerde halkı sokağa çağıranlar da sorumludur.

Kuzeylilerin ve diğer parçalardaki birey ve yapıların ‘Öcalan, PKK ve terörizm ilişkisini’ halen ve sayısız kez kuramamış olmaları da ayrı bir tartışma konusudur. Suçlarını ve suçlarının gerektirdiklerini suçlunun yüzüne diyemeyenler de sorumlu ve suçlu sayılabilir mi?

Fedai siyasetçi ile ‘Apocu fedailer’ kastediliyor olmalıdır. Sadece onlar terör yaftası yemekten ve terör yaftası yemiş olanları savunmaktan, öne çıkarmaktan gurur duyuyor.

Sadece Ankara’da değil, birçok başkentte mahkeme kararlarıyla terörist ilan edilenler ricayla, iknayla ya da rüşvetle delilleri karartamayacağına göre; mesele Demirtaş’ın dediği gibi ‘korkak, kaypak ya da cesaretli siyasetçi’ tartışması değildir. Bu nedenle, legal ve illegal Apocuların yolu yol, ısrarı faydalı ve sonuç alıcı değildir. Aksine, bundan sonraki hasarın, Kürdü yalıtmanın ve sürgünlerin artmasının meşru zeminini güçlendirmektedir. Bir kez değil, sayısız kez vahşi terör eylemleri yapan ve üstlenen PKK’nin suçlarını görmezden gelmeye çalışmak, gizlemek, çarpıtmak, kabüllenememek başlı başına politikasızlıktır, çözümcü olamamaktır.

Kürd bireyleri Öcalan, PKK ve legal Apocular yüzünden artık terörist ve potansiyel terörist  damgası yememelidir. Bir milleti Türkiye’de ve uluslararası alanda verdiği oy üzerinden terörist savunucusu, destekçisi gibi göstermek koruyucu, kollayıcı, güçlendirici, cesaretli siyaset değildir. 

Kürd birey ve yapıları dili, dini, kültürü ne olursa olsun Kuzeylileri ‘terörist’ suçlamasına karşı uyarmak, anlatmak ve korumakla görevidir. Birbirimizi koruyalım..

Diyarbakır’ın ve bölgenin de Öcalan ve PKK ile sorunları var. PKK’nin tasfiyesi ve suç dökümü, işlediği iç cinayetler için Öcalan’la görüşülmesine gerek yoktur; kendisinin tekrar yargılanma talebi bilgisi mevcut değildir.

Kürd meselesinin çözümü illegal ve legal Apocuların hakkı değildir çünkü onbinlerce ölümün, kayıpların ve özellikle anti-demokratik yaşamın, toplumca bu yaşamın kabulünün ve algının sürmesinin önemli parçasıdırlar, sorumlularındandırlar. 15 Ağustos Darbesi halen sona ermemiş ‘Kürdün 12 Eylül’üdür. Kürd meselesinin çözümü hem tarihsel devlet şiddetine ve hem de teröre karşı ilkeli durarak, uzlaşmayarak haklarını sivil demokratik alanda, vesayetsiz, kapsayıcı ve ideolojisiz yürüten kuzeyli toplumun bireyleri ve yapıları ile sağlanabilir. 

PKK sorununun çözümü ise sadece Ankara’nın sorunu değildir, Diyarbakır’ın da sorunudur ancak Diyarbakır ve bölge ise hala göz ucuyla da olsa meseleye hakkaniyetli bakmamayı tercih etmektedir. PKK ve Öcalan sorunu Ankara ve Öcalan arasındaki bir konu da değildir; aynı zamanda PKK dışı Kürd birey ve yapılarının da alanıdır ve işidir. PKK sorununa Öcalan zaten dahildir, sorunun bileşenidir.

Kürdler yeni bir dönemi mevcudu cesurca ve ısrarla tartışarak, aşarak başlatacaktır. Bunun için de Kürd birey ve yapıları legal ve illegal Apocular ile bu kesime bizi mahkum kılmaya çalışan kimi Ankara yapılarına karşı sesini yükseltmelidir. Demirtaş gerçeklikten kopuk ve çağcıl dünyadan uzaklaştırıcı, akıl almayan cümleler kurarak bizlere, Yeni Kürd Dönemi’ni başlatmak için tartışma; ilkellikten, bilim dışılıktan, hukuk dışılıktan daha fazla sıyrılma şansı vermiştir. 

Eğer bir birey, kendilerini Öcalan’a feda ettikleri için fedai sayılan Apocuların ortaklaştığı ifade olan ‘Çözüm için Abdullah Öcalan yetkilidir.’ derse terörü ve teröristi övmekten ve desteklemekten ceza alabilir. Sırf bu nedenle cezaevlerimiz sayısız insanımızla dolu. Demirtaş’a da özellikle bu sözünün paylaşılması, propagandasını yapılması yüzünden ceza ile karşılaşacak kişileri koruyucu, uyarıcı yeni bir açıklama yapmasını önermek yine kendisinin ‘fedai siyasetçi’ cümlesine çarpıyor. 

Terörist yaftası yemek onur değil utanç vericidir ve Kürd bireyleri dikkatli olmalıdır. Resmi ideoloji eleştirisi ile terörizm bambaşka meselelerdir; terörizmi resmi ideoloji eleştirisi gibi göstermek boşuna bir çabadır. Bir toplumun ‘resmi ideoloji eleştirisi makyajı’ adı altında terörist olarak yaftalanması için çağrı yapılması unutulmayacak bir araçsallaştırmadır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu