Kültür & Sanat

Atilla Dorsay ‘Yılmaz Güney Kitabı’ yenilenmiş baskısıyla raflarda 

Atilla Dorsay: Katil, hem de bir yargıç katili… Hiç bağışlanabilir mi? Bu dramın ardında, bir Yunan trajedisi kadar çarpıcı, hazin ve kahredici bir durum olduğunu; daha gencecikken ‘komünizm’ suçlamasıyla hapse düşen Yılmaz’ın kaderinin bir Euripides, Aiskhylos, Sophokles ya da Corneille trajedisi gibi ilmek ilmek örülmüş bir kişisel tarih olduğunu kavrayamadılar.

Türkiye medyası ve sinemasının en kıdemli yazarlarından Atilla Dorsay’ın yazdığı çeşitli yazıları, belgeleri ve anıları bir araya topladığı ‘Yılmaz Güney Kitabı’ yenilenmiş baskısıyla Puslu Yayıncılık’tan çıktı. Sinema tarihine adını yazdıran Yılmaz Güney’i, namıdiğer ‘Çirkin Kral’ı hapishane yıllarında da ziyaret eden Dorsay’ın kitabı, sekiz bölümden oluşuyor.

Kitap; ‘Umutlu Sinema Yılları’, ‘Bir Hapislikten Öbürüne’, ‘İçerdeki (Uzun) Yıllar’, ‘12 Eylül’e Doğru’, ‘İmralı’da Son Konuşma’, ‘Gerçek Olan Film: Yol ve Kaçış’, ‘Öldük, Ölümden Bir Şeyler Umarak’ ve ‘Birkaç Önemli Belge’ bölümlerinden oluşuyor.  Dorsay, eski baskılara yeni bölümler eklendiğine de işaret ettiği kitabı için, “Yıllar sonra yeniden basıyoruz, ama bu bir ilk kitap olacak: 2000’lere dek gelen… Sonrasını bir ikinci ciltte toplayacağız. Yeter ki siz okurların bu müstesna kadere olan kadere ilgileri tükenmesin…” diyor.


Atilla Dorsay ve Yılmaz Güney

Atilla Dorsay’ın kaleme aldığı kitabın Önsöz’ünden bir bölüm şöyle:
“Onu sanatçı olarak çok takdir ettiğim gibi, insan olarak da bağrıma bastım. Ve o uzun, maceralı, belalı ve son derece dramatik yıllar içinde fırsat düştükçe elimi uzattım, hapisanelerde ziyaretine gittim; siyasal koşullar tam tersini buyursa da onun yandaşı ve yoldaşı oldum; öyle de kaldım. Onun için çeşitli yazıları, belgeleri, anıları bir araya topladığım Yılmaz Güney Kitabı’m 1988 yılında basıldı, art arda 4-5 baskı yaptı. Sonrasında yine tartışıldı, sanatına yüz vermeyenler, o güzelim filmleri, senaryoları ve romanları anlama yeteneğinden yoksun olanlar, sadece onun karşılaştığı acılı olayları hatırladılar. Tabancayla gezdiğini, Türk usulü bir haydut olduğunu, sonunda da elini kana bulayarak, hem de bir yargıcı öldürdüğünü söyleyip durdular.
Katil, hem de bir yargıç katili… Hiç bağışlanabilir mi? Bu dramın ardında, bir Yunan trajedisi kadar çarpıcı, hazin ve kahredici bir durum olduğunu; daha gencecikken ‘komünizm’ suçlamasıyla hapse düşen Yılmaz’ın kaderinin bir Euripides, Aiskhylos, Sophokles ya da Corneille trajedisi gibi ilmek ilmek örülmüş bir kişisel tarih olduğunu kavrayamadılar…

… Evet, kapak için seçtiğimiz cümle, Yılmaz’ın geride bıraktığı sayısız özdeyişten biri: ‘Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili.’
Sevgili Fatoş’una adadığı cümle ne çok anlam içeriyor… Nasıl bir hüzün, ne tür bir üzgünlük… Ve adına keder denen, herkesin kendine göre yorumladığı o kavramın bir insan için ne denli olduğunu bize hatırlatıyor. Bir kez daha… Ve belki olabilecek en güçlü biçimde… Sanki bir Dostoyevski, bir Shakespeare, bir Fitzgerald anlatısı gibi…

Kaynak:T24

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu