Ortadoğu

Amini’nin öldürülmesi İranlı Kürtleri gündeme taşıdı

Mahsa Amani trajedisi İran’daki Kürt muhaliflerin taleplerine ışık tuttu

İran’da rejimi kınayan protestolar gittikçe şiddetlenirken Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), Kürt azınlığın marjinalleştirilmesine ve ayrımcılığa karşı onlarca yıldır sınır dağlarından mücadele veren İranlı Kürt muhalefetini hedef alarak Irak’ın Kürdistan bölgesini bombaladı.

Tahran, geçmişi 1950’li yıllara dayanan Kürt partileri tanımayı reddediyor ve onları ‘terörist’ olarak nitelendiriyor. Buna rağmen bu tutum, silahlı gruplara sahip olan ve silahlarını ‘meşru müdafaa’ olarak nitelendiren bu siyasi örgütlerin varlığını sürdürmesine engel olamadı.

Protestoların ilk günlerinden itibaren DMO medyası; özellikle ‘Telegram’ uygulamasındaki kanalları aracılığıyla Kürt partilerinin rolüne ilişkin mesajlar yayınlayarak İranlılara ‘ayrılıkçı’ olarak nitelendirilen kişilerin faaliyetlerine karşı uyarılarda bulunuyor. Söz konusu mesajlarda, Kürt muhalefeti, genç Kürt kadın Mahsa Amani’nin ‘ahlak polisi’ tarafından gözaltına alınmasının ardından esrarengiz bir şekilde öldürülmesinin sonucunda Eylül ortasından bu yana İran’daki dev protesto hareketlerindeki ‘isyanlarda’ suç ortaklığı yapmakla suçlanıyor.

Geçtiğimiz 28 Eylül’de DMO, Irak’ın kuzeyindeki IKBY bölgesini 73 balistik füze ve roketle hedef aldı. Gerçekleştirilen saldırı, aralarında kadın ve çocukların bulunduğu sivillerden 14 kişinin hayatını kaybetmesine ve 58 kişinin yaralanmasına yol açtı.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, geçtiğimiz Pazartesi günü yaptığı açıklamada, silahlı gruplara yönelik suçlamalarını tekrarlayarak “Irak Kürdistan’ında yıllardır var olan ve ulusal güvenliğimizi tehdit eden ayrılıkçı terörist silahlı gruplar” ifadelerini kullandı.

Bazıları sol eğilimli olan bu örgütler, hala ‘yedek’ savaşçılar gibi silah taşımak için eğitiliyor. Ancak uzmanlara göre, onlarca yıldır askeri bir isyan yürüten bu partiler, 1990’lardan bu yana askeri faaliyetlerini neredeyse tamamen durdurdu. Mevcut durumda çalışmalarını siyasi faaliyetler üzerine yoğunlaştırıyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre Fransa Irak Araştırma Merkezi Direktörü Dr. Adil Bakawan, bu bağlamda yaptığı açıklamada “Bir düşman bulmak gerekiyordu. Herhangi bir yaptırım veya kontrol olmaksızın vurulabilecek zayıf halka Kürtlerdir” dedi.

Sekiz yıldır Irak’ta yaşayan İranlı Kürt gazeteci Reza Manojri’ye göre, 1990’lardan bu yana, bu örgütler ile IKBY arasındaki bir ‘anlaşma’, bölgenin İran ile ilişkilerini istikrarsızlaştırmaktan kaçınmak için askeri harekata girişmemeleri karşılığında varlıklarını korumalarını sağladı.

IKBY ile ülkenin kuzeybatısındaki İran Kürdistanı arasında tarihi bağları var. İki bölgenin sakinleri aynı Kürt lehçesini konuşuyor ve birçoğunun sınırın iki tarafında aileleri ve akrabaları bulunuyor.

IKBY’nin en önemli kurucularından biri olan Mesud Barzani, 1946’da İran’da ortaya çıkan ilk ‘Kürt devletinde’ dünyaya geldi. Babası ömrü yalnızca bir yıl süren ve dönemin İranlı güçleri tarafından devrilen ‘Mahabad Cumhuriyeti’ne destek vermişti.

Uzmanlar, sayıları 10 milyon olan İran’daki Kürtlerin; 83 milyon İranlı’dan ayrıştırıldığını söylüyor. İran’daki Stockholm Uluslararası Barış Enstitüsü’nde araştırmacı olan Shivan Fazil, bu konuya ilişkin “Kürtler temel siyasi ve kültürel haklardan mahrum. Anadillerinde eğitim hakları hala kanunla yasaklanmış durumda” ifadelerini kullandı.

Ortadoğu’daki diğer ülkelerdeki Kürtlere kıyasla İran Kürtleri için tablo iç karartıcı: Türkiye’de; Kürtler 2015’te parlamentoya girerken, Suriye’de; ülkenin kuzey doğusunda ve Kuzey Irak’ta fiili özerkliğe sahipler.

‘İran Kürdistan Demokrat Partisi’nin Yurt Dışı Yürütme Komitesi’ Üyesi Aso Salih, 28 Eylül’de bombardımanın hedefi olan partisinin İran güçlerine saldırı başlatmak için ‘Irak topraklarını hiçbir zaman kullanmadığını’ iddia etti.

İsveç’te yaşayan Salih, partinin ‘çoğunlukla’ İran Kürdistanı’nda olduğunu ve ‘gizli’ tutulması gereken faaliyetlerde bulunduğunu söylüyor. Partinin yalnızca ‘idari ve bürokratik aygıtı’ Irak’ta konuşlandığına işaret etti.

‘İran Kürdistan Demokrat Partisi’nin 1945’te ve kurulduğunu İran’daki en eski Kürt partisi olduğunu söyleyen Aso Salih, partisinin İran’da demokrasi ve federalizm talep ettiğine dikkat çekerek “İran Kürdistanı her zaman demokrasi ve özgürlük mücadelesinin en ön saflarında yer aldı” dedi.

Süleymaniye’den İran Kürdistanı Devrimci Emekçiler Topluluğu (Komala) Yetkilisi İdris İbadi, “Askeri faaliyetimiz yok” şeklinde konuştu. Bu Kürt muhalefetinin varlık sebebini İran’da “Kürtler ikinci sınıf vatandaştır” ifadeleriyle özetledi.

İran’da Kürt azınlığa yönelik ayrımcılığa da dikkat çeken Süleymaniye Üniversitesi’nden araştırmacı Hardi Mahdi Mika, Kürtlerin çoğunluk oluşturdukları illerde bile yerel yönetimlere katılmadıklarına dikkat çekti.

Mika, yaptığı açıklamada, Kürt bölgelerinin ekonomik büyüme ve işsizlik açısından en yoksul bölgeler olduğunu söyledi. ‘Kürt bölgelerinde iş olanaklarının çok az olduğunu ve bunun ilk nedenin hükümetin bu alanlara önem vermemesi olduğunu’ ileri sürdü.

İranlı Kürt işçiler, ABD yaptırımlarının şiddetlendirdiği bir ekonomik kriz yaşayan ülkelerinde aldıkları yevmiyeden daha yüksek bir maaşla iş aramak için her gün sınırı geçiyorlar.

Mahdi Mika, son gösteri dalgasının ardından; göreceli olsa bile bir değişim meydana gelmesini umuyor. Mika, “Medeni haklar konusunda; İran, Mahsa Amani’nin ölümünün öncesine dönemez” ifadelerini kullandı.(Şarku’l Avsat)

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu