Politika

AK Parti MKYK üyesinden İmralı yorumu: İstihbarat gidiyordur

AK Parti MKYK üyesi Alattin Parlak, hükümet direkt dahil olmasa da İmralı Cezaevi’ndeki Abdullah Öcalan ile istihbaratın görüşmeler yaptığını söyledi. Parlak, “Hükümet kanadından birilerinin gittiğini söyleyemem. Ama istihbarat muhakkak gidiyordur” dedi.

AK Parti MKYK üyesi Alattin Parlak, Kürt sorunundaki sıcak gündem maddeleri olan “seçmeli ders”, “İmralı ile görüşme yapılıp yapılmadığı”, “Devlet Bahçeli Hatıra Ormanı” ile ilgili Tigris Haber’in sorularını yanıtladı.

En güncel olduğu için Kürtçe seçmeli dersten başlayalım. Hükümet mi bu sürecin böyle başlayıp devam etmesini istedi?

Kürtçe seçmeli dersin önü 2012 yılında açıldı. Demokratikleşme ve insan hakları çerçevesinde AK Parti iktidarı tarafından uygulamaya konulan bir durum. Bu süreç yıllardır devam ediyor. Son zamanlarda, toplumun farklı kesimlerinin destek verdiği, farklı bir süreçle karşı karşıya kaldık. Bugün bu süreç, son zamanlarda toplumsal mutabakatla birlikte zirveye ulaştı. Bu son derece önemli bir adım. Halkımızın tercih etmesi bizi memnun etti. 7’sine kadar bu süreç devam edecek.

Okulların kapanması ile süreç bitecekti, neden uzatıldı?
Türkiye’de yaşanan iklim değişikliğinden kaynaklı Milli Eğitim Bakanlığımız bunun süresini uzattı. Bu da önemli bir adımdı. Böyle toplumsal bir çalışma yapılmışken, iklim değişikliğinden dolayı sonlandırılması doğru değildi. Bakanlığımız toplumdan gelen bu teveccühü görünce 7 Şubat’a kadar bu süreci uzattı. Keşke bu ilgi ve alaka geçmişte de yapılmış olsaydı. 2012’den sonra bu seçmeli dersleri sona getirebilseydik bugün Türkiye’de çok farklı bir ortamda tartışmalar yapılabilinirdi.

Hükümet mi başvuru süresinin uzatılmasını istedi?

Toplumdan gelen bir talepti. Okullar iklim değişikliğinden dolayı tatil edilince bakanlık da bu süreyi uzattı. Çalışmalar devam ediyor.
Sivil toplumun yoğun bir çalışması oldu. Bu mu hükümeti süreci uzatmaya zorladı?

Biz geçmişte de bu süreci destekledik. Her yıl farklı çalışmalar yürüttük. Bu yıla yönelik yapılan bir çalışma değil. Bu yıl sosyal etkileşim daha fazla oldu, işin içine sivil toplum örgütleri girdi, barolar girdi. Siyasi partiler girdi. Kanaat önderleri girdi. Toplumun altından yukarıya doğru ciddi bir ilginin olduğu ortaya çıktı.

Hem Cumhurbaşkanı hem de MKYK üyeniz Abdurrahman Kurt’un Abdullah Öcalan ile ilgili söyledikleri toplumda tartışmaya neden oldu. Abdullah Öcalan ile görüşmeler var mı?

Sayın Cumhurbaşkanımızın ne dediği çok önemli. Kişisel kanaatim şöyle; Ben sadece bugün değil, sürekli bazı görüşmelerin olduğunu, olabildiğini düşünüyorum. Çünkü İmralı ile görüşmeler sadece bugün için değil, geçmişten süre gelen bir çalışma. Bu çalışmalar yapılıyor ama çalışmaların detaylarında ne var, ne konuşuluyor, süreç nereye doğru eviriliyor, doğrusu çok da fikir sahibi değilim. Ama inanıyorum ki, Sayın Cumhurbaşkanımızın hem geçen grup toplantısında hem de televizyon programında söylemiş olduğu sözler son derece önemli. Aslında burada önemli olan nokta şu, Kürtler Sayın Cumhurbaşkanımızın ağzından çıkacak lafa son derece itibar ediyor. Büyük ihtimalle bu ve benzeri açıklamalar yapıldığına göre, önümüzdeki günlerde de benzeri süreçlerle ilgili açıklamalar da yapılacaktır. Ama ayrıntıda ne var, fikir sahibi değilim.

Yani İmralı’ya bir heyet gidiyor mu?

Öcalan’ın avukatları sürekli gidiyor.

Avukatları kast etmiyorum. Hükümet kanadından bir heyet gidiyor mu?

Hayır, onunla ilgili hükümet kanadından birilerinin gittiğini söyleyemem. Ama istihbarat muhakkak gidiyordur. Avukatlar gidiyordur. Ama hükümetin birebir buna dahil olduğunu söylemek doğru değildir.

Toplumda şöyle eleştiriler var. Ne oldu da hükümet geçmişte “terör örgütü lideri” dediği Abdullah Öcalan’ı övmeye ondan yana tavır almaya başladı?

Hayır öyle değil aslında. Siz de takdir edersiniz ki, Öcalan’ın Kürtler için, Kürt seçmen açısından söyleyeceği cümlelerin anlam ve önemini biz biliyoruz. Çözüm süreci içerisinde benzer birçok çalışma yapılmıştı. Yani burada hükümet Öcalan’ı destekliyor, HDP karşıtıymış gibi bir anlayışın ortaya çıkması çok doğru değil. Burada önemli olan bu sürecin nasıl işlediği ve nereye varılması gerektiğinin hesabının iyi yapılması gerekiyor. Fakat Öcalan’ın hem HDP içerisinde hem de Kandil içerisinde çok da etkin olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu gerçeklik üzerinden sorunların çözümüne yönelik adımlar atılıyorsa, bir şekilde oturup konuşmak görüşmek, oradan gelecek durumlar, söylemler, ifadeler ne? Onlar üzerinden bir şeyi konuşmak çok daha doğru olur. Yoksa AK Parti bütün tavrını Öcalan’a doğru devşirdi anlayışı son derece yanlış bir anlayış. Ama toplumsal bir gerçeklik var, AK Parti bu toplumsal gerçeğe doğru hareket ediyor. Şunu da biliyoruz ki, HDP, Kandil ve İmralı arasında çok ciddi bir problem var.

Nereden biliyorsunuz?

Konuşmalarda, medyaya yansımalarından biliyoruz. Kimin nerede pozisyon alacağı çok önemli.  Kendi aralarında mutabakat sağlamamış bir yapı var. Bu yapı içerisinde de hükümet elindeki bütün imkânları kullanarak, bu sürecin nasıl işleyeceği ile ilgili bir kanaat ifade ediyor.

HDP yasal, Meclis’te vekilleri olan bir parti. Neden yasal bir parti ile değil de, tutuklu bir örgüt lideri ile görüşmeyi tercih ediyorsunuz?

Tutuklu bir örgüt lideri ile diyorsunuz, ama sanki bugün görüşülüyormuş gibi bir algı var. Bu çok doğru değil. Geçmişten beri süren bazı görüşmeler var. Devam ediyor, yarın da devam edebilir. AK Parti, geçmişte HDP ile çok görüştü. Çok konuşuldu, çözüm sürecini şöyle bir gözümüzün önünden geçirelim. Bütün konular dâhil, masada oturuldu, konuşuldu. Söylenmeyen birçok şey söylendi. Kürt meselesinde hayal bile edemeyeceğimiz birçok şey konuşuldu, tartışıldı. Ama şunu da görmemiz lazım. Bu sürecin bozulmasında HDP’nin de katkısı var. HDP çözüm sürecinde çok da dik durmadı, sesini yükseltmedi ve çözüm sürecinin bozulmasında da bir anlamda rıza gösterdi. Ortada bir sorun var. Bu sorunun birinci dereceden muhatabı Kürtlerin kendisi. Bir şey konuşulacaksa, bu toplumla konuşulur. “Terör örgütünün lideri” ile görüşülüyor, HDP ile görüşülmüyor algısı çok doğru değil.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bütün açıklamalarında Selahattin Demirtaş’a öfkeleniyor. “Seni Başkan Yaptırmayacağız”ın öfkesi mi bu?

2015 yılında HDP’nin elinde çok büyük bir fırsat vardı. HDP bu fırsatı kaçırdı. Cumhuriyet tarihine baktığımız zaman bu sorunu, 80 yıldır devam eden bir sorunu çözmek için,  taşın altına elin Sayın Cumhurbaşkanı koydu. Bunu vebalini de ödedi. Siz Kürtlere yönelik adım atan bir lidere “Seni başkan yaptırmayacağız” dediğinizde, bu sorunu asıl çözme iradesini kendisinde bulunan siyasetçilere nasıl engel olunduğu sonucu ortaya çıkıyor. Evet, kızacak, haklıdır. Bu sözü Selahattin Demirtaş’a söyletenler bu sorunun çözülmesini istemeyenlerdir.

alaatinfoto2.jpgKimlerdir onlar?

Büyük bir ihtimalle Duran Kalkan ve Cemil Bayık’ın “Avrupa çözüm sürecinde sürekli bizi engelliyordu” gibi ifadesinin altında ne yatıyorsa, burada da o yatıyor. Avrupa, Amerika bu sorunun çözülmesini istemez. Kürt meselesi, Alevilik meselesi bu ülkenin yumuşak karnı, rahatlıkla kaşıyabilirler. Belki o dönem Demirtaş daha yumuşak konuşabilseydi, biz bugün Türkiye’de çok daha farklı bir atmosferle karşı karşıya olabilirdik. Belki HDP şuan Meclis’te çok daha fazla milletvekili ile temsil edilecekti.

Bütün söylediklerinizden şu sonucu mu çıkaralım, yeni bir çözüm süreci başlıyor?

Hayır, geçmiş dönemde yaşadığımız gibi bir çözüm sürecinin olması mümkün değil. AK Parti’nin, Sayın Cumhurbaşkanı’nın 2005 yılında Diyarbakır’da yaptığı konuşma ile süreç başladı. Sorunların büyük bir kısmı çözüldü. Bu noktada, artık bence hükümetin Kürtlerle kendi arasında bir gönül köprüsü kurması gerekiyor. Masanın etrafında toplanalım, konuşalım gibi bir süreç mümkün gözükmüyor. Sorunların büyük bir kısmı çözüldü ama halen çözülmesi gerekenler var. En son seçmeli ders meselesi gibi. Bunu çözecek olan irade de iktidarın kendisinde var.

Ne var hükümetin ajandasında? Mesela anadilde eğitim var mı?

Şuanda anadilde eğitim meselesini tartışmak çok doğru değil. 2012-2022. 10 yıl geçti, seçmeli ders ile ilgili de ciddi bir toplumsal mutabakat sağlanamadı. 10 yıllık bir zamanı kaybettik. Bu yıl çalışma yürütüldü ve sonuçlarını daha bilmiyoruz. Toplumda böyle bir talep var mı? Bunu hep beraber göreceğiz. Eğer böyle talep pik yaptı ise, bundan sonraki süreçte de vatandaşın ne istediği, son derece önemli. Türkiye’de tartışılmayacak hiçbir şey yok.

MHP ‘Türk milliyetçisi bir parti ve ittifak ortağınız.’ Bu tartışmalara rıza gösterir mi?

AK Parti’nin kendi iradesi var. Geçmiş yıllarda, İmralı’nın idam meselesi ile ilgili evrakın altında kimin imzası var. Belli. Biz kendi irademizle süreci yöneten bir partiyiz. AK Parti bu felsefe üzerine kurulu. MHP, CHP’nin söyleyecekleri tabi ki önemli. Ama biz süreci kendimiz yönetiyoruz.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer” dedi. Bundan ne anlamalıyız?

Eğer demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçiyorsa ki, önemli ve kıymetli bir cümle. Diyarbakır’a geldiğinde Diyarbakır Anneleri’ni ziyaret etmesini bekliyoruz Kılıçdaroğlu’ndan. Çünkü orada oturanlar Kürt anneleri, yabancı insanlar değil.

Seçim yaklaştıkça bütün siyasi partiler Kürtlere yönelik politik mesajlar vermeye başladı. Neden?

Kürt seçmen ciddi bir potansiyele sahip. Siyaset artık kamplaştı. Herkes kendi seçmenini korumaya çalışıyor. Seçmende de bir artış söz konusu. Kürtler çok politize oldular.

Aş, iş, ekmek söylemleri Kürtlerden çok oy getirmiyor mu?

Politik mesajlar daha çok sağlıyor. Mesela 2007 seçimlerinde Diyarbakır AK Parti yüzde 40.6, HDP yüzde 41.8 oy almış. Arada bir puanlık bir fark var. O günün şartlarını göz önünde bulundurduğunuzda verilen politik mesajların ne kadar kıymetli olduğunu görürsünüz. Benzer durum, önümüzdeki seçimde de söz konusu. Kürt seçmen önemli.

Bahçeli Hatıra Ormanı, Diyarbakır’da ciddi bir tepkiye neden oldu. AK Parti bu işin neresinde?

MHP İl Başkanı, Orman Müdürlüğü’ne yaptığı başvuru ile ortaya çıktı. Başvurudan haberimiz yoktu. Kişisel kanaatim, bütün siyasi partilerin liderleri için bir hatıra ormanı dikebileceklerini düşünüyorum. HDP Genel Başkanı Mithat Sancar için de bir HDP’li belediye hatıra ormanı dikmek istese çok doğal karşılarım. Bu sürecin içerisine bilerek AK Partiyi çekmeye çalıştılar.  Böyle bir müracaat bizden yok. Sanki bu izin AK Parti üzerinden alınmış gibi bir algı yaratılmaya çalışıyor. Bunun temel nedeninin, yeni bir süreç olursa, acaba AK Partiyi nasıl yıpratabiliriz, üzerinden bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Biz bu tartışmanın dışındayız.

Diyarbakır’a iki hafta önce yağan kar yağışında belediye eleştirilerin hedefi oldu. İnsanlar işe gidemedi, neler söylemek istersiniz?

Bir defa Diyarbakır beklentinin üzerinde bir yağış ile karşı karşıya kaldı. Teknik altyapı olarak belediyelerimiz buna müsait değil. Biz bir kar kenti değiliz. Teknik olarak malzeme alsaydınız bu sefer, “Diyarbakır kar kenti değil, niye bu kadar araç alıyorsunuz” eleştirisi olacaktı. Zaman zaman eksiklikler oldu. 4 il ile yollarımız kapandı. Yol açılıyordu, ama tipi yolu kapatıyordu. Eksikler olmuş olabilir, ama bu süreci atlattık.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu