Türkiye’yi suçlayan dokuz Iraklı turistin öldürülmesi ile gündeme oturan saldırı protestolara ve diplomatik karmaşaya yol açtı
Türkiye’nin Irak Kürdistanı’nın Duhok bölgesindeki turizm beldesini bombalamasının ardından Iraklıları yapılan saldırıya karşı son derece öfkeli ve saldırıda ölenlerin yasını tutmaya devam ediyorlar.
Amberin Zaman
Saldırıda hayatını kaybedenlerin bulunduğu cenazeler, ülkenin başbakanı Mustafa el-Kadhimi tarafından kabul edildiği Bağdat’a götürülmesiyle dün Irak’ta protestolara yol açtı. Başbakan Kazimi ülkede ulusal yas ilan etti ve ülkenin Ulusal Güvenlik Bakanlar Konseyi Türkiye’den resmen özür dilemesini ve tüm güçlerini Irak’tan çekmesini talep etti.
Türkiye, Irak Kürdistanı’nın Duhok bölgesindeki bir turizm beldesine yapılan topçu saldırısından sorumlu olmadığını söylemesine ve ortak soruşturma çağrısı yapmasına rağmen Irak, konuyu BM Güvenlik Konseyi’ne götüreceğini söyledi..
Milli Güvenlik Kurulu, Dışişleri Bakanlığı’na Ankara’daki maslahatgüzarlarını istişareler için geri çekmesini ve yeni bir büyükelçi gönderilmesini ertelemesini söyledi.
Birkaç Iraklı turizm şirketi Türkiye’ye boykot başlattıklarını söylerken, Irak hükümeti vatandaşlarına Türkiye’ye seyahat etmemelerini tavsiye etti. Bir gece önce Şiilerin kutsal şehirleri Necef ve Kerbela ile güneydeki Nasiriyah kentindeki gösterilerin ardından bugün Bağdat’taki Türk vize merkezinin önünde protestolar devam etti.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Irak makamlarının “bu tuzağa” düşmemesi gerektiğini söyleyerek, bugün de saldırıdan sorumlu olmadıklarını yineledi. Türkiye, adını vermeden bir terör grubunu saldırıdan sorumlu tuttu. Muhtemelen Kürdistan İşçi Partisi’ne (PKK) atıfta bulunuyordu. İsyancı grup, Türkiye içinde 38 yıldır direniş yürütüyor, ancak güçleri Irak Kürdistanı’nda yoğunlaşıyor, Türkiye şu anda geniş çaplı bir hava ve kara harekatı ile onları hedef alıyor ve bir dizi askeri üs kurmuş durumda.
Saldırı, Ankara’nın Arap ülkeleri ve İsrail ile bağları yeniden kurmayı amaçlayan hedeflerine bir darbe indirdi.Saldırının ardından Arap Birliği açıklamalarda bulundu.
Arap Birliği yaptığı açıklamada, “Uluslararası hukukun açık bir ihlalini ve iyi komşuluk ilkelerinin açık bir ihlalini temsil eden Türkiye’nin Irak egemenliğine yönelik saldırganlığının tamamen reddedildiğini” vurguladı.
Pan-Arap organı, “Ankara, pozisyonlarını yeniden gözden geçirmeli ve bölge ülkeleriyle ilişkilerinde iyi komşuluk ilkesini korumalı ve Arap ülkelerinin topraklarında herhangi bir bahaneyle askeri operasyonlar yapmaktan kaçınmalıdır.”dedi.
Dışişleri Bakanlığı ve çeşitli AB hükümetleri de çoğu kadın ve çocuklardan oluşan turistlerin ölümlerine yönelik yapılan saldırıya yönelik açıklamalarda bulunarak bu saldırıyı kınadılar.
Al-Monitor’e konuşan isimleri açıklanmayan üst düzey Iraklı yetkililer, yapılan ilk soruşturmalarının ardından saldırının bir Türk üssünden kaynaklandığına dair tespitlerde bulunduklarını söyleyip, daha fazla ayrıntı vermediler.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) tarafından Cuma günü yapılması planlanan bir gezide saldırının gerçekleştiği yeri görmeleri için yabancı gazeteciler davet edildi..
Irak Kürdistan Bölgesi Devlet Başkanı Neçirvan Barzani, öldürülen turistlerin cenazelerini almak için Erbil havaalanında hazır bulundu. Barzani’nin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile çok yakın bağları olduğu biliniyor ve Kürt bölgesinin petrolünü Bağdat’tan bağımsız olarak Türk ihracat terminalleri aracılığıyla ihraç etmesine izin veren 2013 enerji anlaşmasının mimarı Ankara ile KBY arasında dayanışma içinde oldukları biliniyor.
Irak mahkemelerinin KBY’nin uluslararası petrol şirketleriyle yaptığı enerji anlaşmalarını anayasaya aykırı ilan etmesine karşılık Irak Kürdistan’ının saldırı sonrası, Ankara’yı kızdırma pahasına Bağdat’la dayanışma içinde olması Türkiye’nin askeri güçlerini bölgeden çekmelerini istemesiyle siyasi dengelerin değişeceği izlenimini artırıyor.
Mukteda es-Sadr, Irak parlamentosundan çekilmesi, parlamento seçimlerinin yapılmasından yaklaşık dokuz ay sonra hükümet kurma çabalarını daha da karmaşık hale getiren etkili Şii din adamı, Ankara’ya karşı yürütülen kampanyaya öncülük ediyor ve bu da Sadr’ın iç siyaseti, amaçları için kullanmak adına bir fırsat gibi görünüyor.
Iraklı tatilcilerin öldürülmesi, Irak kamuoyunu Türkiye’nin yıllardır Kuzey Irak’ı işgal ettiği gerçeğine yeniden odakladı. Suriye, Türkiye ve Irak’ta uzun süre kalan, Princeton Üniversitesi’nde doktora öğrencisi ve Levant uzmanı Elizabeth Tsurkov, Türk konsoloslukları ve Bağdat’taki büyükelçilik önündeki protestolar ve Türk mallarını boykot çağrıları bu öfkenin bir göstergesidir” dedi ve şöyle devam etti.
“İlginç olan, bu öfkenin sivil toplum aktivistlerini, solcuları, Sadr ve rakiplerinin yandaşlarını ve İran yanlısı milisleri birleştirmesidir. Sadr, Irak’a sadece İranlılar ve Amerikalılara değil, tüm dış müdahalelere karşı olduğunu göstererek milliyetçi itibarını parlatabilir” dedi.