Basın-İş üyeleri Diyarbakır’da: Dayanışma gazeteciliğe sahip çıkmaktır
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan 16 gazeteciyle ilgili meslektaşları dayanışma çağrısı yaptı.
DİSK-Basın İş ve Gazetecilikte Kadın Koalisyonu, tutuklanan gazeteci meslektaşlarıyla dayanışma için Diyarbakır’a geldi. Basın İş ve Kadın Koalisyonu üyeleri, polisler tarafından baskın yapılan işyerlerini ziyaret ederek destek mesajı verdi.
Disk-Basın İş Yönetim Kurulu Üyesi Tolga Balcı ve gazeteci Dilek Gül yaşanan hukuksuzluğa ve dayanışmanın gerekliliğine vurgu yaparak Gazete Duvar’a açıklamalarda bulundu.
‘GAZETECİLİĞİN SAVUNMA BİÇİMİNİ ÖRGÜTLEMEK İSTİYORUZ’
“Bizler gazetecilerin onurunu savunma adına buradayız” diyen Tolga Balcı, “Türkiye’de gazeteciliği yapma halinde ciddi problemler mevcuttur. İktidar tarafından 15 Temmuz’dan sonra gazetecilik faaliyetleri illegalize edildi. Gazeteciler basın açıklaması yaparken engelleniyor, gözaltına alınıyor ve hukuksuzca günlerce gözaltında bekletiliyor. Bizler Basın-İş olarak diğer gazete örgütlerini de içimize alarak gazeteciliği savunma biçimini örgütlemek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘BAZI MESLEK ÖRGÜTLERİ ATIL DURUMA DÜŞÜYOR’
Bazı meslek örgütlerin sessizliğine dikkat çeken Balcı, “Söz konusu Kürt medyası olunca bazı meslek örgütleri atıl duruma düşüyor. Bazı sendikalar Kürt basınına reaksiyon vermiyor/vermek istemiyor. Ortaklaşa bir mücadele yürütmemiz gerektiğini savunurken genellikle basit gerekçelerle yalnız bırakılıyoruz. Son bir yıldır özellikle Basın-İş yalnız bırakılıyor. Sansür yasası öncesi AFP foto muhabiri Bülent Kılıç için gelişen refleks bir daha yaşanmadı. Biz kaygılarımızı dile getirmek için valilikle görüştük ancak bir şey değişmedi. Haber takip ederken sürekli darp ediliyoruz. Buna dair herhangi bir örgütlenme biçimi yaratamadık. Basın kartının verilme biçimi bile sorunlu. Sendikalar halen bu noktada bile ortak bir karar alabilmiş değil” diye konuştu.
‘İLETİŞİM BAKANLIĞI TARAFINDAN VERİLMEYEN BASIN KARTLARI İSTENİLİYOR’
Kürt coğrafyasında gazetecilik yapmanın zorluğunu vurgulayan Balcı, “Kürt coğrafyasında özellikle basın kartı çok önemli oluyor. İletişim Bakanlığı tarafından verilmeyen basın kartları polis tarafından isteniyor. Biz diğer basın sendikasıyla bu konuyu da ortaklaşmak ve bu sorunu aşmak istiyoruz. Gazetecilerin tutuklandığı gece dezenformasyon yasası Meclis’ten geçti. Ve nitekim etkili bir şekilde örgütlenme yok” dedi.
Balcı, yapılan tüm hukuksuzluğun iktidarın bir sindirme politikası olduğuna değinip şunları aktardı: “2011 yılının ilk operasyon dalgasıyla Kürt basınına doğru geldiler. 2015 yılında da yine ilk Kürt basınına yöneldiler. Muhtemelen bir sonraki adım ‘muhalif’ basın organlarına sirayet edecektir. RTÜK birçok muhalif basın yayın organlarına ceza veriyor. Bunun bir sonraki adımını tahmin etmek zor değil. İktidar özellikle seçime doğru giderken durumu daha da sertleştiriyor. Eğer böyle hareketsiz kalmaya devam edersek birçok saldırıyla karşı karşıya kalacağız. Bunun için tüm basın örgütlerinin ortak kararlar alıp daha da örgütlenmesi gerekiyor.”
12 yıllık çalışma hayatında tutuklanan 16 gazeteciyle çalışma deneyimi olduğunu aktaran Dilek Gül ise şunları söyledi: “16 gazeteci arkadaşın hangi amaçlarla hangi saiklerle hangi duygu ve inançla gazetecilik yaptığını çok iyi biliyorum. Arkadaşların tutuklanma gerekçelerinin tamamen gazetecilik faaliyeti olduğunu görüyorum ve bunun tanığıyımdır. Arkadaşlarla dayanışmak için ve serbest bırakılmaları için Türkiye’nin ‘Batı’sından ‘Doğu’suna geldik. Bu bir anlamda mesleğe sahip çıkmak ve omuzlarımızdaki yüke sahip çıkmak demektir.”
Çalışma koşullarının zorluğuna değinen Gül, “Koşullarımız Türkiye’nin mevcut durumuyla ilintilidir. Sinema yapmak da, müzik yapmak da siyaset yapmak da Türkiye’de çok zorlaşmaya başladı. Mesleğimiz de bu konjonktürden dışarıda değil. Ancak şöyle bir fark var. Bu kadar yapamamazlığın içerisinde gazetecilik faaliyeti dimdik ayakta kalınması gereken bir alan. Çünkü bu sallantının içerisinden daha iyisini daha güzelini çıkarabilmektir gazetecilik. Haber alma ve haber yapma sadece gazetecilik alanından bir sorun değil. Bu sanatta da siyasette de toplumun her alanında sorun teşkil eden bir şey. Kamuoyunun haber alma hakkına sahip çıkın derken olaya böyle bakmak gerekiyor. Sorunları bertaraf edecek ya da iyiye götürecek bir meslektir gazetecilik. O yüzden tüm bu çürümüşlüğü söküp atmak bu mesleğin elinde, kamuoyunu elinde, doğru haber almak isteyenlerin elinde. Bu yüzden Diyarbakır’daki arkadaşlarımızla dayanışma için buradayız” diye belirtti.