Anketten çıkan çarpıcı sonuç: Bunu yapan Z kuşağının oyunu alır
Türk Eğitim Derneği’nin (TED) KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi ile yaptığı araştırmaya göre, seçmen eğitim sisteminden memnun değil. Toplumun yüzde 56’sı gençlerin ise yüzde 67’si eğitimi düzelteceğine inandığı siyasetçi için oyunu değiştireceğini söylüyor. TED Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu da “Artık seçmen eski seçmen değil ki. 18-24 yaş aralığı çok yüksek oranda geliyor. Dolayısıyla siyasiler seçimi kazanmak istiyorsa, farklı bir söylem oluşturmak ve seçmeni ikna etmek mecburiyetinde” dedi.
Anket sonuçlarına göre Türkiye genelinde seçmenin yüzde 45’i seçim vaatleriyle oyunu değiştirebileceğini söylüyor. Her 10 öğrenciden 7 tanesi oy tercihinin seçim vaatleriyle değişeceğini söyledi. Meslek gruplarına bakıldığında ise beyaz yakalıların yüzde 48’i, işçi esnaf ve çiftçilerin yüzde 40’ı, emeklilerin yüzde 35’i, ev kadınlarının yüzde 41’i, işsizlerin yüzde 50’si, ‘Seçim vaatleriyle oyumu değiştirebileceğini söyledi.
Ankete katılanların yüzde 56’sı gençlerin ise yüzde 67’si eğitimi düzelteceğine inandığı siyasetçi için oyunu değiştireceğini söylüyor. 18-24 yaş aralığındaki gençlerin yalnızca yüzde 7’si eğitim sisteminin iyi veya çok iyi olduğunu söylüyor. Her 10 gençten en az 7’si eğitimin kötü veya çok kötü olduğunu söylüyor.
OECD 2021 yılında yayınladığı bir rapora göre, Türkiye 36 ülke içinde eğitimde memnuniyeti en hızlı azalan ülke. Rapora göre Türkiye’de 2010 yılında memnuniyet oranı yüzde 61 iken, 2020 yılında bu oran yüzde 27’ye iniyor.
SİYASİLER SEÇİMİ KAZANMAK İSTİYORSA SEÇMENİ İKNA ETMEK MECBURİYETİNDE:
TED olarak toplumun önem verdiği üç konuda detayı çalışılmış öneride, siyasetin topluma nasıl bir eğitim önerisiyle gitmesi gerektiğiyle ilgili bir çalışma yaptık. Artık seçmen eski seçmen değil ki. 18-24 yaş aralığı çok yüksek oranda geliyor. Dolayısıyla siyasiler seçimi kazanmak istiyorsa, farklı bir söylem oluşturmak ve seçmeni ikna etmek mecburiyetinde. Yani bir öğrenciye diyorsak ki ‘Senin geleceğini garanti altına alacağız’, Nasıl yapacağımızı açıklamak mecburiyetindeyiz. ve hesap verilebilir olmalı. Onun biz polimetre kavramını siyasetin en azından eğitim siyasetinin gündemine sokmaya çalışacağız, bir sivil toplum örgütü olarak. Hesap verilebilir olması lazım. Yani siyasetçi ‘Ben bu sorunlarla ilgili şöyle 5 yıllık, 4 yıllık bir planlama yapıyorum. Her yılda bunun hesabını vereceğim, veremezsem de istifa edeceğim’ demek mecburiyetinde. Yoksa seçmenin dogmatik cümlelerle oyunu, daha doğrusu seçimin kaderini değiştirecek oy oranlarının aktarımındaki dönüşümü gerçekleştirebilmesi mümkün değil.”