PKK’nın yalanları ve buna aldananlar
Türkiye 17 Nisan tarihinde , Irak Kürdistan Bölgesindeki Metina, Zap ve Avaşin-Basyan da dahil olmak üzere çeşitli yerlerde yeni bir operasyon başlattı. Bu operasyonun yankıları oldukça ses getirdi. Bu operasyonda özellikle PKK’ye bağlı medya, tüm kurum ve kuruluşlar ve bazı siyasi partiler, Irak Kürdistan Demokrat Partisi’ne (KDP) ve özellikle Barzanilere saldırmaya başladılar. Bu saldırıları yaparlarken medyalarında yanlış, yalan ve provoke edici haberler yayınlamaktan geri kalmadılar.
Bu da yetmiyormuş gibi kendi çevrelerinde bu konuda özellikle Avrupa’da veya olanak buldukları alanlarda KDP, Barzani ve Türkiye’ye karşı yürüyüşler düzenlemekte, KDP ve Barzanileri ihanetle suçlamaktadırlar. Kendilerini aydın yazar veya Kürt akıl ınsanı olarak tanıtan insanlar PKK’nin bu yanlış propagandasına katılarak yerinde olmayan açıklamalar yapmaktadırlar . Sorunun aslını bilmek için kahin olmaya gerek yok.
PKK’nin Türkiye’ye karşı bu operasyonlardan dolayı bu konuda mitingler düzenlenmesi, Türkiye’yi protesto etmesi anlaşılabilir bir şey. Ama olaya KDP ve Barzanileri katması Türkiye’nin işbirlikçisi olarak görülmesi ve ihanetle suçlamaları çok yönlü bir senaryonun planlı uygulanmasıdır. Siyasi çevrelerin PKK’nin bu yalan dolan propagandalarının etkisinde kalmamalı var olan gerçekleri görmeleri gerekir. Türkiye’nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile olan ilişkileri herkes tarafından bilinmektedir. Kürdistan Bölgesi Yönetimi aslında bütün komşularla iyi ilişkiler içerisindedir. Bu ilişkilerde çok şeffaf bir biçimde karşılıklı resmi ziyaretlerle sürdürülmektedir.
Biz bugün Kuzey’de PKK’nin durumunu çok açık bir şekilde görmekteyiz. PKK bütün gücünü, kuvvetini, silahlı mücadelesini Güney’e yığmış durumda ve orada bütün yapılanlara müdahale etmektedir. Kürdistan hükümetini tanımamaktadır. Onların yasalarına ,kanunlarına saygı göstermemektedir. Bütün bunları yapmakla beraber Şengal’de olduğu gibi yer yer Irak hükümetiyle, Şii millis güçlerle, Haşdi Şabiyle işbirliği yaparak bu bölgeleri Kürdistan’dan koparmaya uzaklaştırmaya çalışmaktadırlar. PKK orada bulunduğu sürece bu tür operasyonlar olmaktadır maalesef.
Özellikle KDP’nin bu kadar suçlandığını Barzanilerin böyle hor saldırılarının özünde Kürt ulusal hareketine, Kürtlerin kazanımlarına karşı durmaktır .Bu da en çok Kürtlerin devletleşmesine karşı olan sömürgeci devletler tarafından desteklenmektedir. Bu çok bilinen bir gerçek olmasına karşın halen aklı selimler PKK’ye sadece yaranmak için televizyon kanallarında gazetelerde sağda solda KDP’yi suçlayarak işbirlikçi olmakla itham edip bu operasyonları KDP’nin yaptığını söylemektedirler. Bu operasyonlarda KDP’nin tavrı net ve açıktır. KDP defalarca resmi ağızlardan, bunun dışında Kürdistan Başkanı, Kürdistan Başbakanı, defalarca net bir şekilde bu operasyonların içinde olmadıkları açıklamalarını yapmışlardır. Peşmerge Bakanlığı bütün bu ortada gezen bilgi kirliliğine karşın şu açıklamayı yapmıştır.
“Türk ordusunun Kürdistan Bölgesi’ndeki sınır bölgelerinde başlattığı operasyonun ardından bazı sorumsuz basın organları, Kürdistan Peşmergelerinin operasyona katıldığı veya destek verdiği yönünde iftiralara yer verdi. Peşmerge Bakanlığı olarak tüm bu iddiaları reddediyor ve Peşmerge güçlerinin hiçbir şekilde operasyona katılmadığını ve harekete geçmediğini beyan ediyoruz. Peşmerge her zaman olduğu gibi savunma mevzilerindedir, duyarlıdır ve hiç bir yerleşim yerinin çelişkili tarafların kendi sorunlarını halletmek için nüfuz alanı yapılmasına izin vermeyecektir. Çünkü Kürdistan halkı uzun yıllardan beridir bölgesel çekişmelerin bedelini ödüyor ve büyük zararlar görüyor. ”açıklamasını yapmıştır. Bazı Kürt çevrelerinin ısrarla bu açıklamaları görmezden gelip Irak Kürdistan Bölgesi Yönetiminin Türkiye ile işbirlikçi olarak değerlendirip bunun üzerinden Barzanilere yüklenilmesi kabul edilir gibi değil.
PKK’nın burada oluşu Türkiye’nin operasyonlarına bir gerekçedir. O yüzden PKK’nin mücadele alanı burası değildir. PKK’nin mücadele alanı Kuzey Kürdistan’dır. PKK buyursun gitsin mücadele alanında mücadelesini versin. Fakat gelip burada Kürdistan çıkarlarına yönelik eylemlerde bulunması buradaki yapılan siyasete ters düşmektedir .PKK Kürdistan’da yapılan hiçbir şeye saygı duymadığı gibi sürekli olarak Türkiye ile Kürdistan yönetiminin işbirliği yaptığı propagandaları yaparak KDP’yi suçlamak bilinen çevrelerce gerçek dışı olduğu kabul edilirken Kürdistan Bölgesi yönetimi gerekli cevabı vermekte ve resmi açıklamalarını yapmaktadırlar.
Son yıllarda PKK’nın Güney Kürdistan’da Türkiye’nin PKK ile mücadelesinin bir sonucu olarak, PKK’nın eylemlerinde stratejik bir değişiklik ortaya çıktı. PKK kendisini etkili ve kullanışlı bir aktör olarak gösterebilmek adına da Irak Kürdistan’ın KDP kontrolünde kalan topraklarda yeni alan hakimiyetleri elde etmeye çalıştığını görüyoruz. Bunu gerçekleştirebilmesi için de aynı coğrafi alan ve tabanda etkili olan KDP’nin etkisini kırması gerekiyor. Bu durumda , PKK ile Peşmerge arasında çatışmaların ortaya çıkması ile sonuçlanmaktan öteye gitmiyor.
Sorun PKK’nin yaptığı Güney Kürdistan’daki tavırları açık ve net bir şekilde PKK Güney’de Kürtlerin devletleşmesi yolunda sadece bir engel değil, aynı zamanda oradaki kazanımlar üzerinde en büyük tehdittir.
Bunu görmeyen, tespit etmeyen bu veya şu şekilde konuşan, demeç veren, açıklamalarda bulunan insanlar sadece kendi bireysel çıkarlarına göre görüş belirlemektedirler.
Hepimiz çok iyi bilmeliyiz ki bugünün Türkiye’sinde seçimler yaklaşılmakta, herkes seçimlerle alakalı görüş belirlemekte konuşmakta günlük olarak anketler yapılmakta .Ancak Kürt çevrelerinin büyük kesimi, Kürtler adına siyaset yaptığını iddia eden bu tür kesimlerin akılları, beyinleri, gözleri HDP’de. Acaba HDP ile seçim döneminde bir anlaşma yapıp bir iki parlamenter kazanabilir miyiz düşüncesi. Onun için bu operasyonlarla ilgili gerçek dışı yaptıkları açıklamalar Kürtlere zarar verdiği gibi kendi kişisel durumlarını da belirlemektedir. Fakat şu da bir gerçektir. ki Güney’de bazı yayın organları da bu insanlara zemin olabilmektedir. Aslında üzücü olan tarafı bu tarafların Güney’de KDP’yi suçlamaları ve KDP’nin Kürtlerin devletleşmesini destekleyen insanları da Kuzey’de bazı çevreleri AKP ve hükümetiyle işbirliği yapmakla suçlamalarıdır. Onun için herkes tavrını net koysun. Burada öyle ‘orta yolcu olmakla olmaz. Bu insanlar görüşlerini açık net bir şekilde belirlemedikçe sadece orta yol bir siyaset izledikçe bunu çok iyi bilmelidirler ki sadece ve sadece Kürt ulusal hareketine en büyük zararı vermektedirler. Kendileri farkında olsunlar veya olmasınlar sözde savunmaya çalıştıkları Kürtlerin devletleşme sürecine en büyük engeli kendileri teşkil etmektedirler.
25.4.2022
Analiz / Görüş