İsrail ve İran karşılıklı saldırıları ne kadar sürdürebilir?

İsrail 13 Haziran’da İran’a yönelik geniş çaplı saldırılar başlattı. İran, İsrail’e füze ve SİHA saldırılarıyla yanıt verdi.
Gerilim artarak sürerken İsrail, savaş uçaklarını İran semalarında uçurarak her gün milyonlarca dolar harcıyor. İran da deposundaki onlarca füzeyi fırlatıyor.
Peki iki ülke bu ölçekte bir çatışmaya daha ne kadar devam edebilir?
İran’ın hava savunma sistemleri İsrail bombardımanında büyük zarar gördü ve yeterince etkili değil.
Son birkaç günde İsrail’in hava savunma sistemiyle ilgili de bazı açıklar ortaya çıktı.
15 Haziran’da İran’dan atılan balistik füzelerin bazıları, Tel Aviv’de nüfusun yoğun olduğu bölgelerin yakınlarına düştü.
Bu da İsrail’in “aşılamaz” diye ün salan hava savunma sistemiyle ilgili soru işaretleri doğurdu.
İsrail’in Demir Kubbe, Ok ve Davud Sapanı’ndan oluşan hava savunma sistemi, Hamas’ın 7 Ekim 2023’teki saldırıları ve İsrail’in Gazze’deki yoğun saldırılarından bu yana sıkça kullanıldı.
Acaba bu gelişmeler sistemin aşınmasına mı yol açtı? Yıllardır Hizbullah, Hamas gibi grupların daha küçük ölçekli saldırılarına dayanan sistem, İran’ın balistik füzeleri için yeterli değil mi?
BBC Türkçe’ye konuşan ABD Ulusal Muhafız ekibinde ve Hava Kuvvetleri Özel Operasyonlar Birimi’nde görev yapmış olan Doug Livermore, İsrail’in hava savunma sisteminin çok büyük oranda başarılı olduğunu düşünüyor:
“İsrail’in hava savunma sistemleri, İran’dan gelen füzelerin ve silahlı insansız hava araçlarının çok büyük çoğunluğunu durdurmayı başardı.
“İran’ın bazı füzelerinin hedefleri başarılı şekilde vurduğuna da şahit olduk ancak bu sayılar anlaşılabilir sınırda kaldı.
“Yüzlerce füzeden sadece birkaçının hava savunma sistemini aşabildiğini düşünürsek, İsrail’in savunmasının yetersiz olduğunu söylemek gerçekçi olmaz.”
İran’ın balistik füzelerine karşı İsrail’in hava savunma sistemi
İran, 1979’daki rejim değişikliği sonrası askeri kapasitesini ve harcamalarını çoğunlukla balistik füzelere yoğunlaştırdı.
Hem bölgedeki müttefiki Rusya’dan satın aldığı uzun menzilli hava savunma sistemleriyle hem de kendi geliştirdiği radar sistemleri ve güdümlü balistik füzelerle geniş alanda etkili olabilecek bir hava savunma sistemi yarattı.
Yeditepe Üniversitesi’nden İran uzmanı Yardımcı Doçent Dr Ezgi Uzun Teker, İran’da 1979’daki İslam Devrimi’nden bir yıl sonra İran-Irak savaşının çıktığını hatırlatıyor:
“Şah’ın ordusu dağıtılmıştı ve İran’ın elinde yeterli askeri birlik ve ekipman yoktu. Uluslararası izolasyon olduğu ve İran’a destek olmadığı için de kendi kaynaklarına ve füzelere yatırım yapma politikası, konvansiyonel savaş araçları yerine ileri savunma doktrini oluşturması savaş boyunca, yol üzerinde şekillendi. İleri savunma doktrini vekil güçler yaratarak tehdit kendisine ulaşmadan uzaktan engellemeye dayanıyor.”
Dr. Ezgi Uzun Teker’e göre İran işte bu nedenle 40 yıl Hizbullah, Haşdi Şabi gibi güçlere yatırım yaptı. Tehditleri uzaktan vurmak için yerli üretime odaklandı, balistik ve seyir füzeleri geliştirdi, 1980’ler ve 90’larda Çin’den destek aldı.
İsrail ise Ok, Demir Kubbe ve Davud Sapanı adlı hava savunma sistemleriyle kendisini hem uzaktan gelebilecek tehditlere hem de komşu ülkelerdeki İran destekli gruplardan gelen tehlikelere karşı koruma altına aldı.
Ok, uzun menzilli balistik füzelere karşı ABD ile birlikte geliştirildi.
Demir Kubbe daha çok Gazze’den atılan Hamas füzeleri gibi daha kısa menzilli ve daha az sofistike füzeleri durdurmak üzere kullanılıyor. Sistemin son yıllarda binlerce füzeyi engelleyerek yüzde 90’dan fazla etki kapasitesi olduğunu kanıtlamıştı.
Davud Sapanı ise örneğin Lübnan’daki Hizbullah’ın kullandığı orta menzilli ve daha gelişmiş füzelere karşı koruma sağlıyor.
Bu hava savunma sistemlerinin birlikte çok katmanlı koruma sağlaması amaçlanıyor.
Radar kontrol merkezi tehlikeyi tespit ediyor, eğer askeri üs gibi kritik önemde bir bölge ya da yoğun nüfusun yaşadığı bir alan tehdit altındaysa füze rampaları harekete geçerek fırlatılan füzeyi durduruyor.
İran’ın Nisan ve Ekim 2024’te uzun menzilli füzelerle doğrudan İsrail’e düzenlediği saldırılarda bu hava savunma sistemi devreye girmiş ve büyük oranda füzeleri durdurmuştu.
İsrail’in aynı dönemdeki saldırılarındaysa İran’ın Rusya’dan aldığı S-300 hava savunma sistemlerinin konuşlandırıldığı, balistik füze üreten tesislerin bulunduğu bir bölge vurulmuştu.
İsrail’den farklı bir savaş taktiği: Bombardıman uçakları
İran’ın nüfusu da asker sayısı da İsrail’den çok daha fazla. Çok daha geniş bir coğrafyaya yayılan, çok daha köklü tarihi olan bir ülke.
Ancak İran’ın savunma harcamaları İsrail’in yarısı kadar bile değil. İsrail savunma bütçesinin önemli kısmını son model uçaklara, hava savunma sistemlerine, gelişmiş teknolojik silahlara ve füzelere harcıyor. İran ise hâlâ İslam Devrimi öncesi kullanılan uçakların güncellenmesi için harcama yapıyor.
İran’da geçen yıl Mayıs ayında Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’yi taşıyan helikopter düşmüş, Reisi hayatını kaybetmişti.
Livermore, İran hava kuvvetlerinin bugünkü durumu için “inanılmaz derecede zaman aşımına uğramış” diyor ve ekliyor:
“İran rejiminin övünerek sahip olduğunu söylediği uçaklar 1979 öncesi Şah döneminden kalma, Amerika ve İngiltere ordusundan alınan uçaklar. Hava kuvvetlerine o günden bu yana gerçek anlamda bir yatırım yapmadılar. İsrail daha ilk gün, İran’ın hava savunma sistemine de ciddi zarar verdi.”
İran bu nedenle eski uçak filosunu 2 bin 100 kilometre uzaktaki İsrail’e yönelik saldırılarda kullanamıyor. İsrail ise savaş uçaklarıyla İran hava sahasında uçup kısa mesafeden güdümlü bombalarla stratejik hedefleri doğrudan vurabiliyor.
İran’ın hava savunma sistemi Rusya’dan alınan S-300’lere dayanıyor. Bunlar hem çok gelişmiş değil hem de İsrail saldırılarının başladığı gün ilk anda aktive olmadı.
Dr. Ezgi Uzun Teker’e göre bu durum; Rusya’nın sistemi açmaması, ordu birliklerinin organize olup sistemi açamaması ya da liderlik kademesi hedef alındığı için emir komuta zincirinde yaşanan bir kopukluktan kaynaklanmış olabilir.
Teker, “Bölge ülkeleri de ABD’den tepki gelecek diye korktuğu için bu çatışmada çok pasif kaldı, hava sahalarını İsrail’e kapatmadı” diyor.
İsrail, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’deki saldırıları ve operasyonları için milyonlarca dolar harcadı. İsrail basınının emekli generallerin hesaplamalarına dayanarak yaptığı haberlere göre, İran’daki saldırılar İsrail’e her gün en az 725 milyon dolara mal oluyor.
İsrail’in istihbarat ve siber saldırı gücü
Son günlerde güvenilirliği sorgulansa da, hava savunma sistemleri ve savaş uçakları dışında İsrail’in İran’a karşı başka kozları da bulunuyor.
İsrail’in çok geniş bir istihbarat ağı ve ileri teknoloji kullanarak düzenlediği siber saldırı kapasitesi var.
İsrail, İran gibi büyük ve köklü bir ülkede istihbarat araçlarını kullanarak birçok üst düzey komutanın yerini tespit edebiliyor, doğrudan hedef alıp bu isimlere suikast düzenleyebiliyor.
İran’ın da siber saldırı kapasitesi var. Siber güvenlik şirketi Radware’e göre, son saldırıların başladığı 13 Haziran’dan bugüne İsrail’e yönelik siber saldırılar yüzde 700 arttı.
Şirket, İran destekli bilgisayar korsanlarının, İsrail hükümetinin ve telekomünikasyon şirketlerinin siber altyapısını hedef aldığını söylüyor.
İran’ın elinde ne kadar füze kaldı?
Peki bu siber saldırılar ve etkisi şüpheli füzelerle İran ne kadar dayanabilir?
Doug Livermore, İran’da “şimdiden çatlakların oluşmaya başladığı” ve “İran yönetiminin çok uzun süre dayanamayacağı” görüşünde:
“İran müzakerelere açık olduğunu gösteriyor çünkü çatışmanın daha da tırmanmasını istemiyor. Kendi ülkelerinin üzerinde hava üstünlüğünün olmadığının farkındalar, bu şekilde çok uzun süre dayanamazlar. Hamas, Hizbullah gibi bölgedeki uydu gruplarının da artık çok güçsüz olduğunu hesaba katarsak, hızla masaya oturmaktan başka kartları yok.”
Livermore, İran’ın zaten çoğu eski olan füze stoklarının yakında tükeneceği kanısında.
Dr. Ezgi Uzun Teker ise İran’ın dayanma gücünün füze sayısına bağlı olduğunu söylüyor:
“ABD istihbarat birimlerinin raporlarına göre bölgedeki en büyük ve en çeşitli füze arsenaline sahip ülke İran. Hipersonik, seyir, uzun menzilli uydu taşıma roketleri dahil 3 binden fazla füzesi olduğu biliniyor. Bunun tam sayısını bilmek mümkün değil. Bir seferde 100 civarı füze fırlatabiliyor.”
“İran bir, bir buçuk ton patlayıcı taşıyabilen hipersonik füzelerini şimdilik saklıyor. Eğer elindeki bu füzeler tahminlerden fazlaysa bir süre daha dayanabilir.”
Peki ya ABD, İsrail ve İran arasındaki karşılıklı saldırılara müdahil olursa sonuç ne olur?
Teker, “ABD ve İran teknoloji ve askeri anlamda denk değil, İran bir dünya gücüyle karşı karşıya gelmiş olur” diyor ve ekliyor:
“Böyle bir durumda bölge ülkeleri dahil olabilir. Çin uydu sistemleri aracılığıyla İran’a yardım ediyor, İsrail’le ilgili koordinatlar veriyor zaten. İran’ın elinde Hürmüz Boğazı var koz olarak kullandığı – Körfez ülkeleri bu geçişlerin kapatılmasından çok korkuyor. Küresel ve bölgesel aktörlerin işin içine çekilmesi, yalnız kalmak istemeyen İran’ın işine gelecektir.”
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarına katılma seçeneğini değerlendirmek üzere ulusal güvenlik ekibini Beyaz Saray’da topladı.
İran’ın yer altında şimdilik güvende olan füze üretim tesisleri ancak ABD’nin müdahil olması halinde yok edilebilir.