Tuval Üzerindeki Çığlık:Arıç’ın fırçasında, inleyen Kurdistan…

✍️ : Jîndar Ax
Nizamettin Arıç’ı bir ses olarak tanıdık önce. Sürgünde yankılanan ezgileriyle, Kürdistan’ın yasını, umudunu ve direnişini taşıdı bize. Sinemada, görmezden gelinen hayatları beyazperdeye taşıdı. Şimdi ise, fırçasıyla konuşuyor. Renkleriyle suskunlukları bozuyor. Arıç’ın resimleri, yalnızca sanat değil; bir hafıza, bir yüzleşme, belki de bir çağrı.
Son dönemde sosyal medyada paylaştığı Öcalan ve PKK temalı tuvaller, bir anda kamuoyunun odağına yerleşti. Destekleyenler kadar sert şekilde eleştirenler de oldu. Ancak bu yazı, kutupların arasında bir yerden bakıyor:
–Arıç’ın sanatındaki mesaj ne?
✨Simgelerle Yüzleşme
Arıç’ın tuvallerinde ilk bakışta görülen şey estetikten çok sarsıntı. Renkler rahatsız edici ölçüde yoğun, figürler bozulmuş, semboller açık değil ama etkileyici. Boynuzlar, çarpık yüzler, omuzda duran kuşlar, kan kırmızısı lekeler… Bunlar basit çizgiler değil; bir halkın içsel hesaplaşmasının, tarihsel ağırlığının görsel temsilleri.Bu tür görseller, yalnızca sanatsal değil, aynı zamanda politik birer anlatı. Her biri, Arıç’ın geçmişten bugüne taşıdığı eleştirel sesi tuvallerle devam ettirdiğinin kanıtı.
✨Sanatın Görevi: Rahatsız Etmek
Sanat rahatlatmak için değil, sorgulatmak için vardır. Arıç’ın da tam olarak yaptığı bu: Kürt kimliğinin, mücadelesinin ve içindeki çelişkilerin görünmeyen taraflarını açığa çıkarmak. Onun resimleri, tabu kabul edilen figürlerle yüzleşmeye çağırıyor bizi. Öcalan gibi sembolleşmiş bir figüre eleştirel yaklaşması, bazı çevrelerde “ihanet” gibi algılansa da, sanatın doğası zaten rahatsız edicidir.
✨Jean-Paul Sartre’ın dediği gibi: “Sanat bir aynadır; yüzleşmek istemeyen onu kırar.”Arıç, bu aynayı kendi halkına da tutuyor. Bu da onu yalnızca bir sanatçı değil, aynı zamanda bir kültürel eleştirmen, bir aktivist kılıyor.
✨Uluslararası Sanatın Dilinde ArıçArıç’ın tuvalleri, yalnızca yerel değil, evrensel bir dile sahip. Onun sanatı şu isimlerle yan yana düşünülebilir:
Francisco Goya: Savaşın karanlık yüzünü resmeden Goya gibi, Arıç da politik bir karanlığa ışık tutuyor.
Pablo Picasso: Guernica’nın çığlığı nasıl İspanya iç savaşının özetiyse, Arıç’ın çarpık figürleri de Kürt halkının parçalanmış hafızasına ses veriyor.
Francis Bacon: Bozulmuş bedenlerle duygunun dışavurumunu sağlayan Bacon gibi, Arıç da deformasyonla gerçeği yakalıyor.
Kürt sanat dünyasında ise özellikle MALVA ve Tara Abdullah’la ortaklıklar taşıyor. MALVA’nın renkçi ekspresyonizmi ve Tara’nın toplumsal kimliğe dair sarsıcı dokunuşları, Arıç’ın da beslendiği yerin izlerini taşıyor.
✨Tepkiler ve Dönüştürücü Etki
Sanatın etkisi, yarattığı tartışmalarda saklıdır. Arıç’ın resimleri, sadece estetik bir deneyim sunmuyor, aynı zamanda bir kırılma yaratıyor. Eleştiriler, övgüler, hatta nefret söylemleri… Tüm bunlar, sanatının canlı ve etkili olduğunu gösteriyor. Efrîn tablosuna gelen olumlu ve olumsuz yorumlar da bu etkinin yansıması.
Sanat tarihçisi Susan Sontag’ın bir sözünü hatırlamakta fayda var:
“Gerçek sanat, sizi sarsar ve dönüştürür. Geriye aynı kalmanız mümkün değildir.”
Arıç’ın tuvallerine bakınca, kimse aynı kalmıyor.
✨Sessiz Fırçadan Yükselen Ses
Nizamettin Arıç, müzikte başlattığı yolculuğu tuvale taşıyor. Resimlerinde estetik arayıştan çok, bir cesaret görüyoruz. Güzel olmak değil, doğruyu söylemek derdinde. Onun sanatı, bir toplumun kendine dürüstçe bakma cesaretidir.
✨Sanat, rahatlatmak için mi var, yoksa rahatsız etmek için mi?
Ariç’in cevabı net: Rahatsız etmek. Onun resimleri, Kürt kimliğinin tabu haline gelmiş yönlerini sorguluyor. Öcalan’a veya PKK’ya yönelik eleştiriler, bazıları için “kutsal bir dokunulmazlığı” zedeliyor.
Ama sanat, tam da bu yüzden var: Sorgulamak için.
“Sanat, gerçeği gizleyen bir örtü değil, onu açığa vuran bir aynadır.”
– Leonardo da Vinci
Bu sesi bastırmak yerine dinlemeli, üzerine düşünmeli ve onunla yüzleşmeliyiz. Çünkü sanat, tam da bunu yapmak içindir.
✍️ : Jîndar Ax