AnalizOrtadoğu

Suriye’deki Dürziler Netanyahu ve Şara arasında

Fransız L’Opinion gazetesi, “Netanyahu ile Şaraa arasında Suriye’deki Dürzilerin kaderi” başlığıyla verdiği haberde, hayatta kalma korkusu yaşayan toplumun, doğru hareket tarzı konusunda ikiye bölündüğünü yazdı.

Fransız L’Opinion gazetesi, “Netanyahu ile Şaraa arasında Suriye’deki Dürzilerin kaderi” başlığıyla verdiği haberde, hayatta kalma korkusu yaşayan toplumun, doğru hareket tarzı konusunda ikiye bölündüğünü yazdı. Merkezi devletle müzakere edip yeni cumhurbaşkanı Ahmed Şaraa’ya sadık güçlerini birleştirmek mi, yoksa İsrail korumasından yararlanarak bağımsızlığını korumak mı?

Fransız gazetesi , Kürtler ve Alevilerin ardından Dürzilerin de yeni Suriye’de kendilerini tehdit altında hissettiğini belirtirken, geçen hafta Şam’ın kırsal bölgelerinde rejim yanlısı silahlı gruplarla Dürzi milisler arasında yaşanan çatışmalara dikkat çekti. Gerekçe olarak Dürzi bir din adamının Hz. Muhammed’e yönelik hakaret içeren ifadeler kullandığı iddiaları gösterildi

L’Opinion gazetesi, Fabrice Balanche’ın L’Express dergisine verdiği demeçte, bu olayın “Suriye’de hakim olan, İslam hakimiyeti, din propagandası ve Sünnilerin çıkarına bir İslam cumhuriyeti kurma arzusuyla karakterize edilen gergin iklimi yansıttığını” söyledi.

Fransız gazetesinin haberine göre, bu çatışmalar Dürziler için, o dönem Nusra Cephesi lideri olan Ahmed eş-Şara’ya bağlı savaşçıların 10 Haziran 2015’te İdlib vilayetinde 20’den fazla Dürziyi katlettiği acı dolu anıları hatırlattı .

İsrail, stratejik nedenlerle Dürzi toplumunun koruyucusu rolünü üstlenirken, geçen hafta uyarı amacıyla Şam’daki cumhurbaşkanlığı sarayı çevresini bombaladı. İsrail’de Dürziler Yahudilerle bir “kan ittifakı” oluşturmuş ve 1948’de kurulduğundan beri devleti desteklemiştir. Jeopolitik uzman Emmanuel Majed, “İsrail, bu Arap topluluğuna siyasetin, yönetimin ve askeriyenin kapılarını açmıştır. İstihbarat topluluğunda önemli bir unsur oluşturmaktadırlar.” diyor.

Binyamin Netanyahu, Şara’yı bu mezhebi hedef alması halinde tehdit etti. İsrail’deki Dürzilerin ruhani lideri Muvaffak Tarif, Yahudi devletinin kendilerine desteğini teyit etti.

Emmanuel Majed şöyle devam etti: “İsrail , Suriye’deki askerlerinin varlığını meşrulaştırmak için Dürzileri azınlık olarak hareket edip bağımsızlıklarını talep etmeye teşvik ediyor .” Tel Aviv’in projesinin, bölünmüş bir ülkede azınlıkların koruyucusu gibi görünmek, bu bölünmeleri körükleyerek merkezi otoriteyi zayıflatmak olduğunu sözlerine ekledi. L’Opinion, Dürzilerin tarihsel olarak Esad rejimiyle karmaşık bir ilişki içinde olduğunu, talep dönemleri ile sadakat dönemleri arasında gidip geldiğini ve en sonunda 2011 ayaklanmasının ardından bir dereceye kadar özerklik karşılığında demokratik olmayan bir devleti kabul ettiklerini belirtiyor.

Dürziler ciddi güvenceler olmadan silahsızlanmayı veya yeni orduya katılmayı istemiyorlar. Ancak bu durum, geçiş döneminin belirsizliği göz önüne alındığında abartılı görünebilir. Devrimden sonra Dürzi liderler, savaşçılarını güvenlik güçlerine entegre etmek için görüşmelere başladılar. Ancak son dönemde Alevilere yönelik yaşanan katliam, bu hamleye yönelik çabaları zayıflattı.

Arap ve Akdeniz Dünyası Araştırma ve İnceleme Merkezi Müdürü Hasni Ubeydi, Fransız gazetesine yaptığı açıklamada, “Dürziler, alınacak tavır konusunda bölünmüş durumda” dedi. “Silahsızlanmak istemiyorlar, güçlü garantiler olmadan yeni orduya katılmak da istemiyorlar…”

Bu şüpheler, cemaatin önde gelen din adamlarından Şeyh Hikmet el-Hicri’nin (69) açıklamalarında da vücut buluyor. Devrimin ardından yeni hükümetten gelen elçileri kabul ederek Suriye halkına, tüm bileşenlerini kapsayan kapsamlı bir devlet inşa etmek için birleşme çağrısında bulundu. Ancak bugün, meşru hükümet güçlerini bir soykırım kampanyası yürütmekle suçluyor ve bunu “sistematik, açık, gözle görülür ve belgelenmiş bir kitle katliamı” olarak tanımlıyor.

Hüsnü Ubeydi ayrıca, “Sayıları 500.000 ile 600.000 arasında değişen Dürzilerin konumu, ittifaklarını belirleyebilir. İsrail sınırına yakın olanlar Yahudi devletini korumaya çalışabilirken, güneydeki Ürdün sınırındaki diğerleri ulusal uzlaşma ve yeniden yapılanma çerçevesinde merkezi hükümetle müzakere edebilir.” diyor.

Dürzi meselesinin bölgesel boyutları var. Nüfusun %1,5’ini oluşturdukları İsrail’in yanı sıra Lübnan’da da (%4) bulunmaktadırlar. Lübnan Dürzi toplumunun siyasi lideri Velid Canbolat, toplumunun davasını Ahmed Şara’ya iletmek ve onların yeni güvenlik güçlerine katılmalarını önermek üzere Şam’a gitti.

L’Opinion, başkentte yaşayan Dürzilerin şu ana kadar sadece küçük bir azınlığının yeni rejime katıldığını ve Şam’ın dış mahallelerinde devriye gezdiklerini açıklıyor.

Walid Jumblatt( Velit Canpolat) , Fransız gazetesi Le Monde’a verdiği röportajda şunları ekledi: “Yeni güvenlik güçleri içinde Dürzi gruplarını da içeren bir siyasi çözüme ulaşılamazsa kaos riski var. Suriye’de Dürzilerin tek bir temsilcisini bulmak zor. Ancak temel sorun, İsrail’in onları koruma bahanesiyle Suriye’ye müdahale etmesini engellemektir. Bu saldırılar ve beraberindeki propaganda, Dürzilere karşı düşmanlığı artırabilir.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu