Politika

Hakan Fidan: PKK silah bırakırsa bölge ülkeleri ve halkları büyük istifade eder

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Umuyoruz, diliyoruz, istiyoruz bu çağrıya kulak verilir ve örgüt tıpkı kendi liderinin talep ettiği gibi kongreyi toplar, kendini feshetme ve silahları bırakma kararı alır. Bunu yaparsa hem Irak’ta, hem Türkiye’de, hem Suriye’de hem Kürtler hem de bölge halkları gerçekten büyük istifade eder.” dedi.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan  Irak merkezli televizyon kanalı UTV’ye gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Türkiye ile Irak’ın tarihi, coğrafyası, kültürü, inancının artık iç içe geçmiş durumda olması nedeniyle iki ülke ilişkilerinin vazgeçilmez bir boyut ve önem taşıdığını belirten Fidan, “Bizim sınır komşularımız olan Suriye, Irak ve İran ile olan ilişkilerimiz temel ilişkilerdir. Oralarda olan bir şey bizi etkiliyor. Bizde olan bir şey onları etkiliyor. Dolayısıyla biz her zaman için Irak’taki durumun fevkalade iyi olmasını, ekonomik, siyasi, güvenlik gibi bütün sorunlarını halletmiş olmasını dileriz.” dedi.

Bakan Fidan, “PKK/YPG ve Suriye hükümeti arasında bir anlaşma olduğu malumunuz efendim. Silah bırakılacak ve kendini feshedecek bir yıl içerisinde. Sizce İsrail bu anlaşmayı bir tehlike olarak görebilir ve bozmaya çalışır mı?” sorusunu “Olabilir.” diyerek yanıtladı.

İsrail’deki bir düşünce grubunun bölgeyle saygı, sevgi ve karşılıklı ilişkilere dayalı ilişki geliştirerek İsrail’i daha güvenli hale getirmek isterken, diğer grubun bölge ülkelerini hep zayıf ve iç karışıklık içerisinde tutarak İsrail’i güvenli kılmak istediğini ifade eden Fidan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ikinci gruba mensup olduğunu vurguladı. Fidan, “Tam da bu perspektiften dolayı Suriye’nin içerisinde bölücü grupları, yani işte diyelim PKK’nın Suriye’de hala işgale devam etmesini veya başka iç çatışmaların görülmesini falan destekleyen bir yaklaşımın sağlıklı bir yaklaşım olmadığını düşünüyorum. Bu öngörülemeyen başka sorunları da beraberinde getiriyor. Sadece bölge için değil, İsrail için de. Bu politikaları formüle ederlerken çok daha dikkatli olmaları gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

İmralı’dan yapılan çağrının ardından terör örgütü PKK’nın silah bırakmayacağı yönünde şüpheleri olup olmadığı sorusunu cevaplayan Fidan, “Yapılan son çağrı sonrası umuyoruz, diliyoruz, istiyoruz bu çağrıya kulak verilir ve örgüt tıpkı kendi liderinin talep ettiği gibi kongreyi toplar, kendini feshetme ve silahları bırakma kararı alır. Bunu yaparsa hem Irak’ta, hem Türkiye’de, hem Suriye’de hem Kürtler hem de bölge halkları gerçekten büyük istifade eder. Bir terör unsuru kendisini başka bir yapıya dönüştürmüş olur. Şimdi şunu anlaması lazım örgütün: Hem Irak, hem Suriye, hem Türkiye, bizler silahsız bütün duruşları kabullenmeye hazırız ama bir silahlı terör tedhişi ortada olduğu zaman kimse buna müsaade edemez. Benim inancım ve dileğim o ki inşallah bu yapılır. Ama olmazsa şu ana kadar ne yapıldıysa bundan sonra o olur ama ben yakında bir gelişme bekliyorum açıkçası.” ifadelerini kullandı.

Fidan, Türkiye’nin Irak’taki Şii oluşumla ilişkilerinin ne durumda olduğu sorusunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaklaşık 10 yıl önce Irak ziyaretinde “Ben ne Şiiyim ve Sünniyim, ben Müslümanım.” dediğini hatırlatarak cevapladı. Erdoğan’ın bu duruşunu “tarihi” olarak nitelendiren Fidan, Irak’taki Şii-Sünni üzerinden oluşturulan siyasi bölünmenin ortadan kalkması gerektiğini dile getirdi.

“Türkiye’nin Sünni kimliğinden dolayı” bazı grupların Türkiye’yi hedef alması ve ülkeyi başka bir sınıflandırmaya sokmasının yanı sıra buna göre politika ve ittifak geliştirmesinin kabul edilemez olduğunu belirten Fidan, “Bizim hem resmi duruşumuz, hem alandaki hareketliliğimiz, Irak’ın bütün siyasi partileriyle, evlatlarıyla biz aynı şekilde ilişki geliştirmeye hazırız. Bunu defalarca ifade ettik. Yani bu Türkmen, Arap, Sünni, Kürt, Şii fark etmiyor ama bizimle ilişki geliştirme niyetinde problemi olan bazı gruplar olabiliyor. Bunu da inşallah aşacağız karşılıklı güvenle.” diye konuştu.

Fidan, “Şimdi Erbil’le bizim iyi ilişkilerimiz var, evet. Gerçekten Sayın Mesud Barzani, bakın hem bölgedeki sorunlara hem Irak’taki sorunlara elinden geldiğince yapıcı derecede çözüm getirmeye çalışıyor. Biz bunu defalarca kendisiyle yaşadık; ister terörle mücadele konusunda ister enerji meselelerinde şu anda ciddi çabaları olduğunu görüyoruz. Sayın Neçirvan Barzani’nin ne kadar yapıcı ve katkı verici bir insan olduğunu bütün bölge biliyor. Yani bütün meselelerde gerçekten bölgenin sorunlarını yapıcı bir şekilde nasıl çözebilirim, bunun arayışında olan birisi. Sayın Mesrur Barzani bölge Başbakanı olarak Kürt bölgesindeki altyapı, üstyapı sorunları nasıl çözebilirim, bunları nasıl halledebilirim onun mücadelesi içerisinde. Yani herkes bulunduğu halka hizmet etmekle meşgul. Şimdi biz bunu gördüğümüz zaman biz bununla mutlu oluruz. Kimsenin birbirine düşmanlık etmediği, hizmet etmek istediği, karşılıklı çıkarın olduğu yer bizim istediğimiz yer. Süleymaniye için biliyorsunuz aynı şeyi söylemiyoruz. Süleymaniye’deki KYB’li dostlarımızın da umarız Erbil’deki gibi terör örgütünden kendisini arındırarak sadece kendi halkının iyiliğiyle meşgul olduğu bir zemine geçmesini isteriz.” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye Cumhurbaşkanı Şara’nın bölge ülkelerinin hiçbiri için bir tehdit oluşturmamaya yönelik politikasının İsrail’i de içerdiğini ifade eden Fidan, şunları kaydetti:

“Bence İsrail kendisiyle ilgili bir güvenlik sorunu algılıyorsa, bir devletin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyacak şekilde bununla ilgili parametreleri söylemeli. Aksi takdirde, ‘Ben niyet okudum, şimdi değil ama belki 15 yıl sonra bunlar bana tehdit olurlar. Ben o zaman gidip oraları işgal edeyim, buradan da böyle yapayım.’ O zaman bir başkası da gelir sana bunu yapar. Dolayısıyla, bence bunu profesyonel bir şekilde halletmek gerekiyor. İsrail’in burada daha sorumlu davranması önemli. İşgal politikası tamamıyla İsrail’in güvenliğine olmayan bir politika. Ters tepecek bir politika. Suriye’yi daha da istikrarsızlaştırma yapısı olan bir politika.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu