Altan Tan: Bahçeli rest çekti
İndependent Türkçe için kaleme aldığı yazısında Altan Tan, Bahçeli’nin resti çektiğini iddia ederek “Bugüne kadar nasıl geldiysek, bundan sonra da böyle gideceğiz. Başka bir yol, başka bir çözüm, esneme, gevşeme, yenilik söz konusu değil” şeklinde konuştuğunu söyledi.
Altan Tan’ın yazısı şöyle:
Seçimler biteli 1 aydan fazla bir zaman oldu ama tartışmalar bitmedi.
Çok kısa bir zamanda da biteceğe benzemiyor.
Elbette her seçimin bir sonucu olur.
“Sonuç”tan kastım seçim sonuçları değil, o sonuçlara göre siyasetin yeniden şekillenmesi.
Zira, bazı partilerin ve liderlerin misyonu biter, bazılarının önü açılır, bazen de yepyeni gelişmeler ve oluşumlar meydana gelir.
Bu seçimlerden sonra da ilk ortaya çıkan netice şuydu:
AK Parti Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Gerekli mesajı aldık. Seçmen bize ciddi bir uyarıda bulundu. Başta ben olmak üzere hepimiz sorumluyuz ve gerekenleri yapacağız” dedi.
Arkasından da yumuşama sinyalleri verilmeye başlandı.
Ve yine bu 1 aylık süre içerisinde Cumhuriyet Halk Partisi’nde ciddi değişiklikler oldu.
Tabii seçimden evvel de değişiklikler olmuştu ama seçim sonrasında olası bir başarısızlık üzerine kurulu Halk Partisi içerisindeki senaryolar çöktü.
İkincisi, İYİ Parti’de büyük bir değişim oldu.
Genel BaşkanıMeral Akşener görevini bıraktı, “evime gidiyorum” dedi ve yeni bir genel başkan seçildi.
Üçüncüsü de Saadet Partisi olağanüstü kongre kararı aldı. 30 Haziran’da onun da lideri değişiyor.
DEVA Partisi, Gelecek Partisi gibi partilerde de beklentiler var.
Ne olacak, nasıl olacak, nereye gidecek?
Hep birlikte göreceğiz.
Ama eski haliyle devam etmeleri mümkün değil.
Şimdi burada en fazla tartışılan şuydu:
AK Parti içinde de ciddi bir tartışmalar söz konusu.
Genel başkan yardımcıları, Hayati Yazıcı, ona destek veren milletvekilleri ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un onlara ayar veren cevapları, Twitter üzerinden restleşmeler derken, sonuçta ortaya şöyle bir tablo çıktı:
AK Parti ya şu ana kadar devam ettirdiği güvenlikçi, otoriter ve totaliter politikalarını sürdürecek;
Veya kendi tabirleri ile ilk kuruluşundaki fabrika ayarlarına geri dönecek, muhafazakar, liberal, demokrat bir parti haline dönecek.
“Ne olacak, nasıl olacak, kim ne diyor” diye bu tartışmalar devam ederken, bir de dış politika gündeme geldi.
Irak’taki, Suriye’deki yeni gelişmeler, Irak’ın Basra Körfezi’ndeki Fav Limanı’ndan başlayıp, Şırnak’a, Mardin’e, oradan İstanbul’a ve İstanbul’a devam edecek yeni karayolu ve demiryolu projeleri, Erdoğan’ın Amerika ziyareti -tabii son anda ertelendi- gibi, yeni gelişmeleri ortaya çıkardı.
Ve burada tekrar tekrar aynı soru sorulmaya başlanıldı:
AK Parti Türkiye içinde ve dışarıda yeni bir sürece mi girecek?
Dışarıda da, ABD’ye doğru bir eksen kaydıracak yeni bir formata mı geçilecek?
Bu belirsizliği halen yaşıyoruz.
Ama iktidarın en büyük ortağı ve birçok konuda da gerçek söz sahibi Devlet Bahçeli, son grup toplantısında adeta rest çekti.
“Bu iş buraya kadar.”
“Osman Kavala’nın, diğer Gezi tutuklarının serbest bırakılmalarını bekleyenler, Türkiye’yi başka yollara sevk etmek isteyenler, hayal kuruyorlar, bu asla mümkün değil” diyen Bahçeli, ayrıca birçok ağır ithamlarda bulundu.
Bahçeli, özetle “Bugüne kadar nasıl geldiysek, bundan sonra da böyle gideceğiz. Başka bir yol, başka bir çözüm, esneme, gevşeme, yenilik söz konusu değil” şeklinde konuştu.
Kestirdi, attı.
Tabii, iktidarın güçlü ortağı bunu söyleyince, doğal olarak gözler tekrar Tayyip Erdoğan’a döndü.
Erdoğan acaba ne diyecek ve ne yapacak?
Bütün Türkiye bunu bekliyor.
Acaba Devlet Bahçeli’nin, saraydaki bazı danışmanların, AK Parti içerisinde Devlet Bahçeli gibi düşünen güçlerin dedikleri şekliyle, her şey “eski tas, eski hamam” mı olacak?
Yoksa, işte Ülkücülerin tabiriyle; AK Parti “titreyip, kendine mi dönecek?”
Bu saat itibarıyla bu sorunun cevabını bilmiyoruz.
Bu arada “yeni dönemin” işaretini veren açıklamalar da devam ediyor.
Alparslan Türkeş’in oğlu Yıldırım Tuğrul Türkeş, çok açık ve net bir şekilde yeni dönemin işaretlerini verdi.
Türkeş, adeta Devlet Bahçeli’ye cevap verdi ve mesela “Osman Kavala davasının iç hukuk normları içerisinde çözülmesi birilerini rahatsız ediyor” dedi.
Ne olacağını hep birlikte göreceğiz.
Ama açık ve net olan bir şey var ki;
AK Parti’nin bu yeni dönemdeki tavrı, sadece Yıldırım Tuğrul Türkeş’in beyanatlarıyla şekillenecek değil.
Özetle, kanatlar arası ciddi bir rekabet, ciddi bir tartışma var.
Burada aslolan genel başkan ve son belirleyici Recep Tayyip Erdoğan’ın nerede duracağı, kaybettiği emeklileri, büyük oranda Kürt seçmeni, kent yoksullarını, liberalleri tekrar kazanıp, kazanmayacağı.
Üstelik kayıplar sadece bunlarla da sınırlı değil.
Ciddi bir oranda, muhafazakar, dindar; eskiden Refah Partisi’ne, Fazilet Partisi’ne, AK Parti’ye oy vermiş bir kesim de Yeniden Refah Partisi’ne, HÜDA PAR’a doru dümen kırdı.
AK Parti, bu seçmenleri yeniden kazanabilecek mi?
Bunları hep birlikte göreceğiz.
Ama açık olan bir durum var ki;
Bu saat itibarıyla Devlet Bahçeli elindeki kartları açtı ve “geçit yok” dedi.
Gerisi Sayın Erdoğan’da.