Foreign Policy’den Türkiye analizi: Kürtler seçimde belirleyici olacak
ABD merkezli medya kuruluşu Foreign Policy, “2023’te takip edilmesi gereken seçimler başlıklı” makalesinde, Türkiye’ye geniş yer ayırdı. Makalede, Türkiye’de “laik ve dini güçler arasındaki kimlik krizinin demokratik erozyona dönüştüğü” yorumu yapılırken, 2023 seçimlerinde Kürtlerin oyunun belirleyici olacağı vurgulandı.
Foreign Policy dikkat çekici analizinde Türkiye için ayrı bir bölüm oluşturuldu.
Kürtler karar verici olacak
Makalede, Türkiye’deki Kürt seçmenin kritik bir önemi olduğuna dikkat çekilirken, “Türkiye’de ve Yeni Zelanda’da azınlık gruplar Kürtler ve Maoriler parlamentoda hükümetin oluşmasında karar verici konumuna gelebilirler. Guatemala, Türkiye, Polonya ve Bangladeş’te iktidardaki partilerin medya ve yargı üzerindeki etkisi gözlemcilerin adil bir yarış olmayacağına dair endişelerini artırıyor” yorumu yapıldı.
Türkiye’de parlamenter sistem ve sembolik cumhurbaşkanına dayalı sistemden bugünkü yönetim şekline geçiş süreci anlatılan makalede, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra “süper-başkanlık sistemine” geçildiği ve “gücün bir noktada toplanması ile demokratik gerileme yaşandığı” yorumu yapıldı. Foreign Policy, Erdoğan’ın iktidardaki ilk 10 yılında dünya çapında sevildiğini, ülke içinde ise devlet kurumlarında başörtüsü yasağını kaldırmak ve okullarda Kürtçenin öğretilmesine izin vermek gibi adımlarla Türkiye toplumunu daha eşitlikçi bir noktaya taşıdığını, ekonominin bu dönemde iyi gittiğini yazdı.
Ancak dergi, AKP’nin ilk yıllarında “laik ve dini güçler arasında bir kimlik krizi yaşandığını” hatırlatarak, “Bu krizin ne zaman topyekûn bir demokratik erozyona dönüştüğünü tam olarak imlemek zor” ifadelerini kullandı. Foreign Policy, Türkiye’nin 2000’lerin başındaki ‘ekonomik mucize’sinin 2008’deki resesyondan olumsuz etkilendiğini, 2013’teki Gezi Parkı eylemlerinin aşırı polis saldırıları ve devlet baskısıyla karşılaştığını, aynı yıl 17 Aralık’taki yolsuzluk iddialarını ve 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra binlerce devlet çalışanının ihraç edildiğini hatırlattı.
Foreign Policy, 2017’deki cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi referandumunun demokratik gerileme uyarılarına rağmen az farkla kabul edildiğini yazarken, sonraki yıllarda Erdoğan’ın ekonomi yönetiminin seçmende endişe yaratmaya başladığı ve bazı kesimlerce “revizyonist, yeni-Osmanlıcı dış politika” olarak görülen bir yaklaşımla “bölgesel askeri ihtilaflara saldırgan biçimde müdahil olduğu” yorumunu yaptı.
‘KÜRTLERE SALDIRMAK TÜRKİYE’DE GÜVENİLİR BİR SEÇİM STRATEJİSİ’
Erdoğan’ın son dönemde “Suriye’nin kuzeyinde PKK’ye yönelik saldırılarını artırdığını” belirten dergi, “Kürtlere sözel veya askeri olarak saldırmak, aşırı milliyetçi Türkiye’de her zaman güvenilir bir seçim stratejisi olmuştur. Ve bu durum, Erdoğan’ın bu yaz düzenlenecek cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri konusunda gergin olduğu anlamına geliyor olabilir” diye yazdı.
Foreign Policy, Altılı Masa”da yer almayan HDP için ayrı bir bölüm açılırken, “Bu noktada HDP parlamentoda hükümeti belirleyici konumunda olabilir. Altılı Masa çoğunluğu sağlamak için azınlık haklarında bazı tavizler verebilir ve bu sayede gücü AKP ve müttefiki MHP’den alabilir. Öte yandan Kemalist ve göçmen karşıtı Zafer Partisi de bu partilerden oy çalabilir fakat onların yüzde 7 seçim barajını geçme ihtimali düşük. Bu da AKP’ye yarayacaktır” ifadesi kullanıldı.
Makalede, “Şu an tahmin yapmak için çok erken özellikle Erdoğan’ın karşısına kimin çıkacağı belli değilken” yorumu yapıldı.
ABD, Foreign Policy, 6’lı masanın aday çıkarmamış olmasının AK Parti’ye yarayacağını iddia etti.