Politika

Hüseyin Çelik: Irak’taki Kürt yönetim modeli Türkiye’ye uymaz

AK Parti’nin kurucularından Hüseyin Çelik, “Türkiye’deki durum Irak’a uymaz, Irak’taki durum da Türkiye’ye uymaz. Irak’taki Kürtlerin yüzde 90’ı Bölgesel Kürt Yönetimi’nin hakim olduğu Kuzey Irak’ta toplanmış durumda. Ama Türkiye’deki Kürtlerin 3’te 2’si Doğu ve Güneydoğu’nun dışında yaşıyor. Türkiye’nin en büyük Kürt kenti İstanbul’dur. Ankara, İzmir, Mersin, Adana’da yaşıyorlar. Hatay’dan başlayın, Muğla’ya kadar, oradan da İstanbul’a kadar sahil kesimlerinde ciddi bir Kürt nüfus yaşıyor. Dolayısıyla Irak’taki bölgesel Kürt yönetim modeli Türkiye’ye uymaz” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin Suriye ve Rojava’ya yönelik olası operasyonuna ilişkin soru üzerine Çelik şunları dile getirdi:

“Kuzey Suriye’deki Kürtler, mağdur ve mazlum bir halktır. Yıllar yılı Esad ve Baas rejimi tarafından adeta hayatları zindana çevrilmiştir, birçoğu vatandaş bile değil. Şimdi ise büyük bir kaos ve kargaşa yaşanıyor.

Nusayriler, Esad etrafında toplandı. Sünni Araplar Özgür Suriye Ordusu etrafında toplandı. Oradaki Kürtlerin de elbette kendi gelecekleri ile ilgili olarak bir şey yapması gerekiyor.

Ben PKK ile iş tutan, PKK’nin silahlı unsurları ile birlikte hareket eden insanlardan söz etmiyorum. Kuzey Suriye’deki sıradan insanlardan bahsediyorum.

O insanların huzur içinde yaşama hakları vardır. Ama Türkiye, Kuzey Suriye ve Kuzey Irak’tan kendilerine yönelik saldırılara cevap veriyor, hakkı da var. Ama altını çizeyim: Suriye’deki Kürt halkının hepsini PKK destekçisi olarak görülmesini doğru bulmuyorum.

“Kürt halkının geleceğini belirleme hakkı var”

Suriye’deki normal günlük hayatını yaşayan Kürt halkının Suriye’deki insanlar gibi geleceğini belirleme hakkı var, hür ve eşit yaşama hakkı var.

Bunun için de çaba göstermelerini de saygıdeğer görürüm. Ama tekrar altını çiziyorum: Terör unsurları ile kol kola girenleri bunun dışında tutuyorum.”

Kürdistan Bölgesi ile Türkiye ilişkileri

Rudaw’a konuşan Çelik Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi’ne yönelik ilişkilerine ilişkin soruya ise şöyle yanıt verdi:

 “İlişkiler eskisi gibi çok yoğun ve sıcak olmayabilir, ancak Referandum dönemindeki o soğukluğun ben bir parça giderildiği kanaatindeyim.

Irak Kürdistanı’ndaki insanların bizim vatandaşların akrabaları olduğunu, dolayısıyla Türkiye’nin akrabaları olduğunu değerlendiriyorum. Irak’a yaptığımız ticaretin yüzde 70’ini biz Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi üzerinden yapıyoruz. Kuzey Irak’taki insanlar sadece dostlarımız ve dindaşlarımız değil, onlar aynı zamanda menfaat ortaklığımız olan çok saygın bir kitledir.

Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi arasında çok iyi ilişkiler olması, Türkiye’nin barışına ve huzuruna ve maddi refahına katkıda bulunur. İlişkilerin de bu çerçevede yürümesi gerektiğine inanıyorum.”

“Irak’taki bölgesel Kürt yönetim modeli Türkiye’ye uymaz”

“Irak Kürtlerin varlığını bir halk olarak tanıyor, Kürdistan coğrafyasını kabul ediyor. Türkiye, Kürt sorununun çözümünde Irak modelini esas alabilir mi” sorusuna yanıt olarak şunları aktardı:

“ Türkiye kurulmadan önce Osmanlı haritasında bu bölgenin adı Kürdistan’dı. Ancak kelimeler zamanla anlam kazanıyorlar ya da kaybediyorlar. Her ülkedeki konum ve model farklıdır.

“Türkiye’deki Kürtlerin 3’te 2’si Doğu ve Güneydoğu’nun dışında yaşıyor”

Türkiye’deki durum Irak’a uymaz, Irak’taki durum da Türkiye’ye uymaz. Irak’taki Kürtlerin yüzde 90’ı Bölgesel Kürt Yönetimi’nin hakim olduğu Kuzey Irak’ta toplanmış durumda. Ama Türkiye’deki Kürtlerin 3’te 2’si Doğu ve Güneydoğu’nun dışında yaşıyor. Türkiye’nin en büyük Kürt kenti İstanbul’dur. Ankara, İzmir, Mersin, Adana’da yaşıyorlar. Hatay’dan başlayın, Muğla’ya kadar, oradan da İstanbul’a kadar sahil kesimlerinde ciddi bir Kürt nüfus yaşıyor.

Dolayısıyla Irak’taki bölgesel Kürt yönetim modeli Türkiye’ye uymaz bana göre. Türkiye’ye uyacak olan demokratikleşmedir; herkesin hür ve eşit vatandaş olduğu, asla ırkçı bir muameleye maruz kalmadığı, herkesin kendi dilini rahatlıkla konuşabildiği, kendi ana dilinde eğitim alabildiği bir model.

Demokrasi derken biz neyi anlıyorsak, hür ve gelişmiş Batı ülkelerinde ötekine nasıl muamele ediliyorsa Türkiye’de de bunun yapılması gerekir. AK Parti’nin ilk zamanlarında bu çok iyi gitti, ama sonra HDP, PKK, Devlet el birliği ile görüşme masalarını devirdiler ve çok daha kötü bir noktaya gitti.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu