Yedi soruda Suriye’deki mevcut durum
İstiklal Caddesi’ndeki bombalı saldırı sonrası Suriye’ye operasyon olasılığı yeniden gündeme geldi. Peki sahada mevcut durum ne? Kim nerelerde etkin?
İstiklal Caddesi’nde Pazar günü yaşanan patlama sonrası gözler yeniden Suriye’ye çevrildi.
Bombayı bırakan kişinin gözaltına alınıp sorgulanmasının ardından yaptığı ilk açıklamada İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Eylemi yapanın Afrin’den geçtiği konusunda bir değerlendirmemiz var” dedi. Daha sonra ise saldırı talimatının Kobani’den geldiğinin “çok açık ve net ortada” olduğunu söyledi, “karşılığını daha ağır vereceğiz” diye de ekledi.
Peki Afrin ve Kobani kimin kontrolünde? Soylu’nun “Karşılık vereceğiz” sözleri ne anlama geliyor?
Afrin’de ne oluyor?
Afrin geçen ay, El Kaide kökenli Heyet Tahrir Şam (HTŞ) örgütü ile Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) bazı unsurları arasındaki çatışmalarla gündemdeydi. Ankara tarafından “terörist örgüt” olarak tanımlanan HTŞ ile eski adı Özgür Suriye Ordusu olan SMO arasındaki çatışma sonucu yaklaşık 60 kişi ölmüş, şiddet olayları Türkiye’nin müdahalesi ile son bulmuştu. HTŞ militanları Türkiye sınırına 20 kilometre mesafeye kadar ilerleyince Türk tankları bölgede mevzilendi, bunun üzerine 20 Ekim’de ateşkes ilan edildi. Halihazırda HTŞ kontrolündeki Afrin, 2018’de TSK ve desteklediği silahlı muhaliflerce yürütülen operasyon sonucu YPG’den alınmıştı. HTŞ’nin Ekim sonunda SMO ile vardığı anlaşma gereği bölgeden çekilmesi gerekse de halihazırda Afrin merkezinde varlığını sürdürüyor. Rusya ve ABD tarafından da tehdit olarak görülen örgütün Afrin’deki varlığı uluslararası kamuoyunda rahatsızlığa neden oluyor.
ABD ne kadar etkin?
Amerikan ordusu halihazırda 900 kadar askerle Suriye’nin kuzeyindeki topraklarda faaliyet gösteriyor. Bu birliklerin temel misyonu IŞİD’le mücadele. Türkiye veya Rusya’ya kıyasla sahadaki varlığı sınırlı olan ABD güçleri geçtiğimiz aylarda, bazıları Türk askerinin kontrolündeki bölgeler içinde olmak üzere IŞİD liderlerine yönelik operasyonlar düzenledi. ABD ayrıca, ana gövdesini Türkiye’nin PKK’nın uzantısı olarak gördüğü YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) yine IŞİD’le mücadele gerekçesiyle eğitim veriyor, para ve teçhizat desteği sağlıyor. ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki Kürt gruplara desteği Ankara-Washington hattında yıllardır en önemli kriz başlıklarından biri. Özellikle her yıl Kongre’deki bütçe görüşmeleri sırasında bu desteğin miktarına ilişkin tartışmalar Türkiye’de ABD’ye yönelik tepkilere neden oluyor. “DEAŞ terör örgütü ile mücadele bir başka terör örgütü ile yürütülmemelidir” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan geçtiğimiz yıllarda sık sık ABD’yi YPG’yi desteklemekten vazgeçmeye çağırmıştı. Pazar günkü saldırı sonrası da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “Amerikan Büyükelçisi’nin taziye dilemesini kabul etmiyoruz, reddediyoruz” diyerek ABD’yi suçlamıştı.
Rusya nerede?
Suriye’de 2015’ten beni en büyük askeri güç olan Rusya’nın sahadaki etkinliği, Ukrayna savaşının başlamasıyla azaldı. Geçtiğimiz aylarda çok sayıda asker ve önemli ekipman Suriye’den Ukrayna’ya taşındı. Ancak Rusya hâlâ hava üstünlüğüne sahip önemli bir aktör. Son dönemde HTŞ kontrolündeki İdlib’e yönelik saldırılarla gündeme geliyor. Hem Rusya hem de desteklediği rejim güçleri, HTŞ’nin varlığını gerekçe göstererek Türkiye’ye 35 kilometre mesafedeki İdlib’i bombalıyor. 20 binin üzerinde savaşçısı olduğu sanılan HTŞ, halihazırda bölgedeki en büyük silahlı güçlerden. Türkiye, saldırıların yeni bir göç dalgasına yol açmasından endişe ediyor. Normalde seyrek nüfuslu bir tarım bölgesi olan İdlib, rejim karşıtı muhaliflerin kalan son büyük kalesi konumunda. Bu özelliğiyle rejim askerlerinden kaçan diğer kentlerdeki siviller için bir toplanma yeri. Şehirde 2010’da sadece 165.000 kişi yaşıyordu. Şimdi bu sayı 3,5 ila 4 milyon civarında. Son olarak önceki Pazar günü yerinden edilmiş Suriyelilerin bulunduğu kampa yönelik misket bombalı saldırıda 9 sivil öldü, 70 kişi de yaralandı. Mağdurların bir kısmı Türkiye’deki hastanelerde tedaviye alındı. Bazı analistler, saldırıların Rusya ve Türkiye arasındaki çıkar çatışmalarıyla ilgili olduğuna inanıyor. Türkiye izin vermediği için Çanakkale ve İstanbul boğazlarından geçemeyen Rus savaş gemileri Akdeniz’de sıkışıp kaldı, Karadeniz’deki üslerine dönemiyor. Türkiye, Rus askeri ve sivil uçakların Suriye’ye kendi hava sahası üzerinden gitmesine de izin vermiyor.
İsrail ve İran’ın rolü ne?
Sünni IŞİD’in Suriye’de peş peşe başarı elde etmesi üzerine 2015 ortasında İran aktif olarak çatışmalara taraf oldu. Lübnan, Afganistan, Irak ve Pakistan’dan da Şii savaşçılar İran saflarına katılmak üzere Suriye’ye geldi. Rusya Beşar Esad’a hava hakimiyeti sağlarken, karadaki kazanımlara katkı İranlı milislerden geliyor. Öte yandan İsrail sık sık Suriye rejimi ve onun önemli destekçisi İran güçlerine karşı hava saldırıları düzenliyor. Son olarak Pazar günü başkent Şam’ın 180 kilometre kuzeyindeki Homs kentine yönelik saldırıda 2 Suriye askeri öldü, 3 asker de yaralandı. İsrail Eylül ayında da Şam havalimanının pistlerini bombalamış, pist onarılana kadar uçuşlar yapılamamıştı. İsrail, rejim askerlerinin yanı sıra İran destekli milisleri de hedef alırken Suriye bu füzeleri, Rus yapımı hava savunma sistemleri ile önlemeye çalışıyor.
İstanbul saldırısı sonrası ne yaşandı?
Altı kişinin hayatını kaybettiği İstiklal Caddesi’ndeki patlama sonrası Milli Savunma Bakanlığı, Barış Pınarı bölgesine saldırı hazırlığında olduğu belirtilen bir YPG’li grubun insansız hava aracıyla hedef alındığını, roketatar sistemlerinin imha edildiğini açıkladı. Burası Fırat Nehri’nin doğusunda, ABD destekli YPG birliklerinin kontrolündeki alanla sınır. Öte yandan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi Pazartesi sabahı Türk topçusunun, bu kez Fırat Nehri’nin batısında, Halep’in kuzey kırsalında Kürt ve rejim güçlerinin bulunduğu alanlara yoğun ateş açtığını aktardı. Türkiye birlikleri geçen hafta da bu bölgede Kürt güçlerin konuşlandığı Tel Rıfat’ı bombalamıştı. PKK ise Pazartesi yaptığı açıklama ile İstiklal Caddesi’ndeki bombalı saldırıyla ilgisinin bulunmadığını iddia etti.
Suriye’ye yeni operasyon bekleniyor mu?
İstiklal Caddesi’ne yönelik saldırı sonrası İçişleri Bakanı Soylu’nun “Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde bize bu acıyı yaşatanların daha misli ve kat kat acıyı yaşayabilecekleri bir karşılığı yakın bir zamanda onlara göstereceğiz” ifadeleri yeni bir sınır ötesi operasyon yapılabileceği değerlendirmelerine yol açtı. “Şahıs Afrin üzerinden ülkemize giriş yaptığını beyan etmiştir” diyen Soylu, eylem talimatının Kobani’den geldiğini de kaydetti. Türkiye, Cerablus’un doğusu ile Tel Abyad arasında kalan bölgeden YPG’yi çıkarmak istiyor. Bölgedeki en önemli yerleşim birimi olan Kobani’de Rus askerinin de varlığı söz konusu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Mayıs 2022’den beri aralıklarla, “Güvenlik endişelerini gidermek için” Suriye’ye yeni bir kara harekâtı yapılabileceğini ifade ediyordu. Haziran ayında Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada Erdoğan, “Suriye sınırında oluşturmaya başladığımız güvenlik koridorunun eksikliklerini tamamlamayla ilgili hazırlıklarımız biter bitmez yeni harekatlara başlayacağız” demişti. Öte yandan 18 Ekim Salı günü Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın “Suriye ile Türkiye arasında öyle güvenli bir hat oluşturuldu ki, Türkiye’ye yönelik saldırı ihtimali çok çok azaldı” şeklindeki sözleri bir kara operasyonu ihtimalinin azaldığı ya da en azından bir süre için ötelendiği yorumlarına neden olmuştu.
Türkiye kaç harekât düzenledi?
Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye’de iç savaşın başladığı 2011’den beri bu ülkeye yönelik dört farklı kara harekatı gerçekleştirdi. Bunların ilki 24 Ağustos 2016 başlayan ve IŞİD’in hedef alındığı Fırat Kalkânı Harekâtı oldu. Daha sonra terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı YPG ve farklı grupların Suriye’nin kuzeyindeki faaliyetlerine karşı sırasıyla Zeytin Dalı (20 Ocak 2018) ve Barış Pınarı (9 Ekim 2019) harekâtları yapıldı. 5 Mart 2020’de başlayan dördüncü ve son operasyon olan Bahar Kalkanı ise doğrudan rejim güçlerini hedef alması bakımından öncekilerden ayrıldı.(DW Türkçe)