Politika

Kürtler İnsan Haklarına Ne kadar Duyarlı?

Merkezi Diyarbakır’da bulunan Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı’nın, Kürtler’in insan hakları algısını ölçmek amacıyla yaptığı araştırmada dikkat çekici sonuçlara ulaşıldı.

Araştırmaya katılanlar en çok ihlal edilen hakların ifade özgürlüğü, yaşam ve kadın hakları olduğunu savunurken, en çok hak ihlali yapan kurumun ‘devlet’ olduğu görüşü öne çıktı.

İstanbul, Adana, Mersin, Diyarbakır, Mardin, Van ve Şanlıurfa’da, 34 ilçede Bin 363 kişi ile yüz yüze görüşülerek, yapılan araştırmanın sonuçları bir çalıştayda tartışmaya açıldı.

Araştırmada katılımcılara sorulardan bir “İnsan hakları deyince aklınıza ne geliyor?” oldu. Katılımcıların yüzde 33’ü bu soruya “adalet”, yüzde 24’ü “hak ve özgürlükler”, yüzde 10’u “hukuk” yanıtını verdi.

“İnsanın insan olduğu için sahip olduğu hakları olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 90 olarak belirlenirken, “İnsan hakları ne zaman başlar?” sorusuna yüzde 46,3’ü ana rahminde, yüzde 43,4’ü doğuştan başladığını söyledi.

Araştırmaya katılanlara haklarını nereden öğrendikleri de soruldu. Katılımcıların verdiği yanıtlar şöyle: “Yüzde 42’si haklarını aile içinde öğrenmeye başladığını söylüyor. Aileyi yüzde 21 ile televizyon takip ediyor. Okulun hakları öğrenmedeki katkısı yüzde 11, kitaplarınki ise yüzde 8.”

Peki Kürtler’in insan hakları içinde gördükleri en önemli haklar hangileri? Bu soruya verilen yanıtlarda, yaşam hakkı, ifade özgürlüğü ve kadın hakları ilk üç sırayı aldı.

Katılımcıların yüzde 72’si yaşam hakkını en önemli hak olarak değerlendirdi.


“Türkiye’de insan hakları ihlal ediliyor mu?”

Araştırmaya katılanların yüzde 79’u insan haklarının ihlal edildiğini düşünüyor. İfade özgürlüğü, yaşam hakkı ve kadın hakları en fazla ihlal edilen haklar olarak öne çıktı.

Katılanların yüzde 63’ü ifade özgürlüğü, yüzde 60’ı yaşam hakkı, yüzde 53’ü kadın haklarının ihlal edildiğini söyledi.

Araştırmayı yapanlar, Türkiye’de hak ihlali olduğunu düşünenlerin oranının yüksek çıkmasını, “Hak ihlalinin yüzde 79 gibi yüksek bir düzeyde hissedilmesi ve ihlal edilen hakların temel haklar olması katılımcıların hayattan memnuniyet ve Türkiye ile bağlarını da etkiliyor. Katılımcıların hayattan ve Türkiye’de yaşamaktan duydukları memnuniyet ortalaması düşük” şeklinde yorumladı.


En çok kadınlar hak ihlaline uğruyor

Araştırmanın sonuçlarına göre en çok hak ihlaline maruz kalan gruplar arasına, kadınlar, Kürtler ve yoksullar ilk üç sırayı aldı. Kadınların en çok hak ihlaline maruz kaldığını düşünenlerin oranı yüzde 67, Kürtler’in en çok hak ihlaline maruz kaldığını düşünenlerin oranı yüzde 61, yoksulların ise yüzde 19 olarak sonuçlara yansıdı.

Araştırmanın yanıtını aradıkları sorulardan biri de en fazla hak ihlali yapan kurum oldu. Katılımcıların yüzde 64’ü bu soruya “devlet” yanıtını verdi. Bu yanıtı yüzde 12 ile erkekler, yüzde 10 ile medya izledi. Aile de hak ihlal eden kurumlar arasında sayıldı.


İnsan hakları nereye gidiyor?

Araştırmaya katılanların yüzde 73’üne göre Türkiye’de insan haklarının son 10 yıldaki gidişatı kötü yönde oldu. İnsan haklarının iyiye gittiğini düşünenlerin oranı yüzde 9’da kalırken, yüzde 15’lik bir kesime göre ise değişiklik olmadı.

30 yaşın üstündeki katılımcılara, Türkiye’de insan haklarına ne kadar önem verildiği konusunda bugünlerle 90’lı yılları karşılaştırmaları istendi.

Verilen yanıtlarda bugün insan haklarına verilen değerin 90’lı yılların gerisine düştüğü görüşü öne çıktı. “Önümüzdeki 5 yılda Türkiye, insan hakları bakımından ne yönde değişir?” sorusuna ise yüzde 51 “kötüye gider” yanıtı verdi.


İnsan hakları alanında resmi kurumlara güven az

Araştırmada katılanlara en çok hangi kurumlara güvendikleri de soruldu. Yanıtlarda, İnsan hakları alanında çalışan STK’lar, barolar, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler ilk dört sırayı aldı. Yargı, Cumhurbaşkanı, polis, asker ve TBMM’ye olan güven ise alt sıralarda kaldı.

Araştırmadan çalıştaya katılanları şaşırtan sonuçlar da çıktı. Göç politikasının yanlış bulunmasının sonucu olarak, sığınmacılara karşı tolerans düşük çıkarken, katılımcıların yarıya yakını Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık verilmesine karşı çıktı.

Araştırmaya katılanların yüzde 36’sı bazı suçlar için idam cezası olmasını savunurken, yüzde 32’si darbe ve tecavüz gibi suçları işleyenlerin polis ve gardiyanlar tarafından dövülmesi insan hakları ihlali olmadığını, yüzde 30’u milli güvenlik söz konusuysa insan hakları ihlal edilebileceğini, yüzde 50’si insan hakları ile dini inancın uyuşmadığı yerler olduğunu savundu.

Kadınların istedikleri saatte dışarıya çıkabileceklerini savunanların oranı yüzde 71, kadınların kürtaj hakkına destek de yüzde 55 olarak araştırmaya yansıdı.

Katılımcıların yüzde 33’ü eşcinsellerin kamusal görünürlüğüne karşı çıkarak, LGBTİ+ derneklerinin kapatılmasını savunurken, yüzde 27’si evlilik hakkı tanınması gerektiğini düşünüyor.


“Kürtler insan haklarına duyarlı”

Araştırma sonuçlarını VOA Türkçe’ye değerlendiren Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı Başkan Yardımcısı Neşet Girasun, Kürtler’in insan haklarına duyarlı olduklarını söyledi.

Bazı alanlardaki sonuçların şaşırtıcı olduğuna dikkat çeken Girasun, “Çok ciddi bir duyarlılık görülüyor ancak bazı suçlar açısından idam ve işkence yapılabileceği konusundaki onay biraz problemli görünüyor. Bu algının insan haklarının özünü dikkate aldığımızda negatif algı olduğunu söyleyebiliriz. Çıkan sonuçlar Kürtler’in 40 yıldır yaşadıklarıyla doğrudan bağlantılı. Çünkü kendisi ihlal edilen hakkın öznesi olduğunda duyarlılık daha yüksek oluyor” dedi.


“Kadınların duyarlılığı sevindirici”

Araştırmada kadın hakları ile ilgili ihlallerin öne çıkması dikkat çekti. Kadın hakları alanında çalışmalar yapan KAMER Vakfı’nın Başkanı Nebahat Akkoç’a göre, haklarının farkına varan kadınların sayısı artıyor.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Akkoç, farkındalık düzeyinin yükselmesinden memnun olduğunu söyledi.

Önceki yıllarda farkındalık oranının düşük çıktığını vurgulayan Akkoç, “Şimdi yüksek bir farkındalık var. Kadın sorunlarının insan hakları olduğunu söyleyenlerin oranı yüksek. Kadınlar bu bölgede iyi çalışmış, halk da kadın meselesinin farkında. Kadınlar bilinçleniyor. İlk başladığımız günden bu yana inanılmaz fark var. Çözümün yarısı farkındalıktır. Bir sorunun fark edilmesi demek yarı yarıya çözülüyor olması demektir. Farkındalıklı düzeyinin yüksek olması çözüm getirir” diye konuştu.(VOA Türkçe)

Related Articles

Back to top button